Akparti Genel Başkanvekili Kurtulmuş "Türkiye diğer ülkelere göre daha iyi bir mücadele verdi"

04 Mayıs 2020 - 23:06 | Güncelleme: 04 Mayıs 2020 - 23:40

 
Akparti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, CNN Türk'te canlı yayınlanan "Hafta Sonu" programında Hakan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Koronavirüs tedbirlerinin hayatlarda değişikliklere yol açtığını, yoğun programları nedeniyle ramazanda ailesiyle birlikte iftar sofralarına oturamazken, bu dönemde birlikte iftar yapabildiklerini dile getiren Kurtulmuş, bu süreçte dayanışmanın, ailenin, yakın çevreyle ilişkilerin öneminin anlaşıldığını, insanoğlunun artık bu değerler üzerine düşünmeye başlayacağını kaydetti.
Kurtulmuş, bu sürecin sonunda yardımlaşma, vefa dayanışma gibi insani değerlerin öneminin anlaşılacağını, insanlığın önemli dersler çıkaracağını söyledi.
Hakan Çelik'in "Önümüzdeki dönemde insanların sağlıklı yaşayabileceği ortamlar, ormanların ve denizlerin korunması, hayvanlarla ve insanlar arasındaki dengenin iyi tutturulması noktasında umutlanılmalı mı?" şeklindeki sorusu üzerine, Kurtulmuş, "Umutlu olmamız için önemli bir terbiye edici olduğunu düşünüyorum bu virüsün, salgının. İnsanın hem kendisiyle hem çevreyle hem dünyayla ilişkisini gözden geçireceğini, daha toplumsal dayanışmaların ortaya çıkabileceğini ümit ediyoruz." diye konuştu. 
Salgın döneminde kapitalist sistemin eksikliklerinin ortaya çıktığını, gelişmiş ülkelerin bile sağlık konusunda yetersiz kaldığını ifade eden Kurtulmuş, büyük sistemlerin kağıttan kaplanlar olduğunun, New York'un arka sokaklarındaki gariban vatandaşa maske bile dağıtılamadığının görüldüğünü anlattı.
Kurtulmuş, sadece gelişmemiş ülkelerde değil, gelişmiş ülkelerin de kendi içindeki uçurumların ortaya çıktığını, Amerika'daki büyükşehirlerde beyaz ve siyahilerin yaşadığı mahalleler arasındaki büyük uçurumun görüldüğünü belirterek, sosyal yapısı ve dayanışması, sosyal adaleti olmayan bir ekonomik sistemin uygulandığını vurguladı.
Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin sağlık sisteminde herkesi içerisine alan kapsayıcı olduğu için diğer ülkelere göre koronavirüs salgınında daha iyi bir mücadele verdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Şehir hastaneleri, sağlıktaki altyapımızın güçlü hale getirilmiş olması, sağlıkta tek bir çatının kurulabilmiş olması, sigortası olmasa bile herkesin bu kapsama alınması ve herkesin aynı seviyede sağlık hizmetine muhatap olması bu işin önemli bir kısmıydı. Geleneksel olarak köklü bir tıp eğitim var. Klinik tecrübesi çok yüksek hekim kadrosuna sahibiz. Sağlık personelimiz de oldukça nitelikli ve tecrübeli. Büyük bir fedakarlık gösterilmesi işin göğüs kabartan, kahramanlık destanları yazılan bir safhasıdır. Altyapı ve insan gücü birleşince ortaya fevkalade ciddi bir mücadele ortaya çıktı. Biz tıbbi anlamda diğer ülkelerden çok erken tedbir aldık. Bilim kurulu oluşturuldu. İlmi verilere sonuna kadar riayet edildi. Bunlar bir araya gelince ortaya güzel bir mücadele çıktı."
Tedbirleri almaktan vazgeçilmemesi uyarısı yapan Kurtulmuş, ekonomik bakımdan da önceki dönemlerdeki kırılganlıklarını azaltmış bir şekilde bu sürece girildiğini, üretim altyapısının çok ciddi şekilde güçlendirildiğini, böyle bir kriz ortamında bile 15 günde firmaların bir araya gelerek ventilatör ürettiğini söyledi.
 
Kurtulmuş, ekonomide tezgahı dağıttırmadan her türlü tedbirlerin ilk andan itibaren alındığını ifade ederek, "Tabi biraz etkileneceğiz. Diğer ülkelerle kıyaslanmayacak kadar iyi bir noktadayız. Etkilenen şirketlerimiz var, inşallah orta vadede bu süreci atlatacaklar." dedi.
Yoksul kitleye destek amacıyla 1000 liralık destek verilecek yaklaşık 5,5 milyon ailenin 4,4 milyonuna ulaşıldığını anlatan Kurtulmuş, "Vatandaşların hem sağlık hem ekonomi hem ülkenin yarınları bakımından güven duygusu içerisinde hareket etmesi lazım. Burada da anahtar güvendir. Geçmiş dönemlerde nasıl istikrar meselesini anahtar olarak gördüysek burada da güveni anahtar olarak görmek lazım. Sağlık sistemine, doktorlarımıza, ekonomik yapımıza ve teknolojimize güvenmek ve Türkiye'nin geleceğine güvenmek." diye konuştu.
 
Numan Kurtulmuş, dolar kurundaki yükselişe ilişkin, şunları kaydetti:
"Olağanüstü bir dönem, dünya ekonomisinde küresel göstergelerde ciddi hareketlenmelerin olduğu bir dönem. Türkiye, Cumhurbaşkanı seçiminden hemen sonra başlayan kur saldırılarını göğüsleyebilmiş bir ülkedir. Kurdaki oynamaları inşallah Türkiye tolere edebilecektir, dengeleyebilecektir. Bunlar geçicidir. Türk ekonomisinin yapısal dengelerini bozabilecek bir nitelik arz etmiyor. Asıl olan bizim üretim yapımızı güçlü tutabilmek, tezgahı dağıttırmamaktır. Dayanıklı tüketim mallarında, tekstilde, bazı hizmet sektörlerinde bir duraklama oldu. Birisinin iş yerini kapatması ekonomik olarak büyük bir kayıptır. İş yerinde üretim kaybına uğraması telafi edilebilir bir kayıptır. Bir geçici dönem olacak, dünyada ciddi bir küçülme, daralma olacak. Türkiye'de yüzde 4,5 civarında bir daralma olacağını düşünüyorum."
 
Kurtulmuş, bayramdan sonra bir normalleşme sürecine geçileceğini dile getirdi.
Çelik'in orta ve uzun vadede istihdama ilişkin yapılacakları sorması üzerine Kurtulmuş, ilk tedbirlerden birisinin kısa çalışma ödeneğinin gündeme getirilmesi olduğunu aktararak, orta dönemde de istihdamı destekleyecek politikaların ortaya konulacağını söyledi.
Numan Kurtulmuş, "İstihdam kayıplarının olmaması için de orta vadede tedbirlerimizi alarak yolumuza devam edeceğiz." dedi.
Çelik'in maske dağıtımına ilişkin sorusuna da Kurtulmuş, durumun ilk kez tecrübe edilen bir durum olduğunu, buna rağmen başarılı şekilde dağıtımların yapıldığını, var olan aksaklık, eksikliklerin de süreç içerisinde giderileceğini belirtti. 
Kurtulmuş, telefonuna barkod gelen vatandaşların eczanelerden maskelerini almaya devam edebileceğini söyledi.
Sosyal destek programları içerisinde ücra köşelere dahi görevlilerin maske ulaştırdığını ifade eden Kurtulmuş, "82 milyona maske dağıtıyorsunuz çok kolay bir şey değil. Kaldı ki bunu ücretsiz dağıtmak gibi bir strateji benimsemişsiniz. Doğrusu da bu. Dolayısıyla burada da bazılarının kıyameti kopardığı, hatta politika yapmaya çalıştığı gibi bir alan olmadığını bilmelerini isterim." dedi.
 
Yurt dışına yardım gönderilmesi
Çelik'in Türkiye'nin yaptığı yardımlara ilişkin bazı eleştiriler geldiğini aktarması üzerine Kurtulmuş, "Bu da çok son derece kötü bir politika malzemesi olarak kullanılıyor. Yurt içinde, hangi malzeme gönderdiysek bundan yeterinden çok çok fazla vardır. Hiçbir şekilde ne maskede, ne tulumlarda ve diğer gönderdiğimiz tıbbi teçhizatın hiçbirisinde en ufak bir eksiklik olmadığı gibi, fazlasıyla Sağlık Bakanlığı bunların stoklarını yapmıştır. Dolasıyla hiçbir yurt içinde bu malzemelerin bulunması noktasında en ufak bir problemimiz yoktur." dedi.
Olağanüstü yüksek küresel bir bela ile karşı karşıya olunduğunu, yardımların sadece Türkiye'nin gücünü göstermek için değil, milletin vicdanını göstermek bakımından önemli olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Bundan bile 'Acaba bize bir ekmek çıkar mı?' diye politika yapmaya çalışan ne yazık ki iflah etmez bazı muhalifler var. Bu tam da 'Ben böyle bir ülkenin evladıyım' diye gururlanabileceğimiz bir noktayken ama buradan birileri siyaset üretmeye çalışıyor." şeklinde konuştu.
Çelik'in ABD'nin bir miktar maskeyi terör örgütlerine veya uzantılarına gönderdiği yönünde bir iddia ortaya atıldığını belirtmesi üzerine Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Böyle bir bilgi var ama bizim açımızdan teyit edilmiş bir şey değil ama şunu söyleyeyim. Herkes kendi tıynetinde olanı ortaya koyar. Bu temel bir kuraldır. İnsanlar tıynetlerini asla değiştirmezler. Bizim tıynetimizde merhamet, vefa, yardımlaşma, ihsan, dayanışma vardır. Biz New York'taki insanların sapır sapır döküldüklerini, o ceset torbalarının yollarda olmalarını, hele hele bunların birçoğunun da Amerika'nın o yoksul mahallerinin insanı olduğunu bildiğimiz, gördüğümüz her haber programından sonra içimiz burkuldu. Biz tıynetimizin gereğini yaptık. Türk milletinin gereğini yaptık ve insanlık olarak yardım ettik. Eğer Amerikan hükümeti de bir şekilde terör gruplarına bu yardımı yapıyorsa onlar da tıynetinde olanları yapıyorlar. Maskeyi bırakın hala oradaki bazı terör örgütlerine ümit ederiz ki bundan sonra destek vermeyi akıllarından geçirmezler. Çünkü bu bir insanlık meselesidir. Biz kendi üzerimize düşeni yapıyoruz. Böyle birşey varsa bundan da fevkalade rahatsız olduğumuzu her şekilde ifade ediyoruz. Zaten pratik olarak da sahada PYD ile YPG ile mücadelemizi ediyoruz ABD ve bazıları destek vermelerine rağmen. Biliyorsunuz Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Mehmetçiğimiz hala operasyon bölgesinde ve daha önce operasyon yaptığımız bölgelerde terör örgütünün uzantılarıyla mücadeleye devam ediyor. Oradakileri bir şekilde tasfiye etmeye, onları bir şekilde etkisiz hale getirmeye devam ediyor."
Kurtulmuş, Türkiye için bölgedeki her bir olayın milli bakımdan bekayı, güvenliği ilgilendiren bir mesele olduğunu, bu anlamda da terör örgütlerinin ne yaptığının günü güne, anı anına takip edildiğini, onlara orada hiçbir şekilde nefes aldırılmayacağının altını çizdi.
 
"Dünyanın küresel, siyasal mimariye ihtiyacı var"
Çelik'in 'Yeni bir Marshall yardımına ihtiyaç duyulacak deniliyor özellikle Avrupa için. Bu ABD'den sağlanabilir mi? Tahmininiz nedir?" şeklindeki soru üzerine Kurtulmuş, şu anda dünyanın bütün ekonomik ve siyasal kurumlarının İkinci Dünya Savaşı şartlarına göre şekillendiğini söyledi.
 
Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Yani Amerika'nın dünyanın hakimi olduğu, Amerikan parasının da dünyanın hakimi olduğu bir anlayışla, bütün uluslararası kurum ve kuruluşlar bir şekilde dizayn edilmişlerdir. Marshall yardımı da tam da bu çerçevede 'Ben dünyanın hakimiyim kimin ihtiyacı varsa gelsin, ona yardım edeyim. Ama yardım ederken de siyasi olarak da onları himayem altına alayım' görüşünün bir sonucudur. Tam da sıkıntı zaten bu. Pandemi olmasaydı da sıkıntı buradaydı. Niye dünya sistemi sadece hakimlerin, dünya savaşının galiplerinin, dünya ekonomisini forse edenlerin hakimiyetinde olsun? Öyle olursa dünya işte bugünkü gibi olur. 'Dünya 5'ten büyüktür' dediğimiz bu. Cumhurbaşkanımızın bütün uluslararası platformda söylediği şey bu. Aynı şekilde dünyanın bir küresel, siyasal mimariye ihtiyacı var."
BM Güvenlik Konseyinin savaşları önlemek için kurulduğunu ancak hiçbir savaşı önlemediğini dile getiren Kurtulmuş, Dünya Sağlık Örgütü ile Trump arasındaki soruna da değindi.
Kurtulmuş, "Dünya sisteminin seçkinler, hakimler, zenginler, güçlüler etrafında şekillenmesine son vermek mecburiyetindeyiz. Dünyanın hem küresel ekonomik sisteminin hem de bunun finansal ve siyasal mimarisinin yeniden dizayn edilmesi lazım." dedi.
Türkiye'nin uluslararası kredi mekanizmalarına ihtiyacı olmayacağını belirten Kurtulmuş, yabancı sermaye ihtiyacının serbest piyasa mekanizmasının işleyişi içerisinde Türkiye'de yatırımı özendirerek sağlanacağını, yabancı sermaye çekmek için her türlü zemini hazırlayacaklarını ifade etti.
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, pandemiden önce "Türkiye IMF ile anlaşsa" gibi sözler söylendiğini, Türkiye'nin 2014'ün mayıs ayında kurtulduğu IMF'nin kapısına bir daha düşmeyeceğini kaydetti.
 
"Dünya sisteminin yeniden yapılanması için Türkiye öncü ve sözcü olacak"
Kurtulmuş, Türkiye'nin bu süreci kendi kaynaklarıyla aşabilecek güçte olup olmadığı yönündeki soru üzerine, bunun yolunun serbest piyasa kurallarını çalıştırmaktan geçtiğini söyledi.
Türkiye'de iş yapmak isteyenlerin önünü açmak, yatırım imkanlarını özendirmek ve kolaylaştırmak gerektiğini belirten Kurtulmuş, Türkiye'nin uzun süredir buna devam ettiğinin altını çizdi.
"Her şerden bir hayır doğar." sözünü hatırlatan Kurtulmuş, "Dünya sisteminin finansal ve siyasal mimarisinin yeniden yapılanması için Türkiye öncü ve sözcü olacak." dedi.
Dünyada gelişmiş ülkelerin en çok ürktüğü konulardan birisinin de küresel tedarik zincirinin kırılması olduğuna işaret eden Kurtulmuş, Çin'in küresel ağları domine eden bir ülke olduğunu hatırlattı. Koronavirüs salgını sonrasında yaşanan gelişmelerin Türkiye için bir fırsata dönüşebileceğinin altını çizen Kurtulmuş, Çin'den batı pazarlarına açılan yolda Türkiye'nin önemli bir ülke olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin tedarik zincirlerinin güçlü bir halkası olarak var olmaya devam etmesi ve üretime devam etmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, "2021'e de sarkacak bir durum, işin talep kısmıdır. Ekonomilerdeki küçülme insanların taleplerinde bir azalmaya neden olabilir. Bunu da gözönünde bulundurarak Türkiye hazırlıklıdır, hazırlıklı olacağız ve inşallah bunu bir fırsata çevireceğiz." ifadelerini kullandı.
 
Darbe tartışmaları
Numan Kurtulmuş, CHP ile "Darbe" konusunda yaşanan tartışmaların hatırlatılması üzerine, pandemi sürecini politize etmemek gerektiğini söyledi. Virüsün parti ayrımı yapmadığını belirten Kurtulmuş, CHP'nin bu süreçten politika üretmeye kalktığını gördüklerini aktardı.
Siyaseti demokrasinin kuralları içinde yapmak gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, "Kusura bakmayın bir kere 'Saray rejimi' diye bir rejim Türkiye'de yoktur. Türkiye'de demokrasi vardır." dedi.
Türkiye demokrasisinin, Demokrat Parti ve CHP'nin seçime birlikte girdikleri 1946'dan bu yana gelişerek bugünlere geldiğini anlatan Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Demokrasinin en büyük düşmanı darbeler ve darbecilerdir. Sayın İl Başkanları, Grup Başkanvekilleri, başka CHP'li arkadaşlar akla ziyan şeyler söylüyorlar. Böyle şey olur mu? 'Bu hükümet gidecek, öyle veya böyle gidecek.' Bu, Gezi Parkı olaylarındaki terör gruplarının sözleridir. Bu, FETÖ'nün sözleridir, böyle şeyler yapmasınlar. Bu ülkede Cumhurbaşkanlığı seçimleri geliyor, 2023'te hazırlanın, gayret edin, sandığa gidin, millet kimi seçerse başımız gözümüz üstüne. Kim ise seçilmiş, herhangi bir idarenin, seçilmiş herhangi bir iktidarın ya da kişinin aleyhine hiçbir şekilde meşruiyet tartışması başlatmayız. İşte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. 25 yıl AK Parti burada iktidardaydı. Bütün mücadeleler yapıldı, kazanıldı. Ankara da aynı şekilde."
Demokraside yönetimi değiştirmenin tek yolunun seçim olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "'Her şey sandıktan ibaret değildir' diyorsanız, darbecilere göz kırpıyorsunuz demektir. Cumhuriyet Halk Partili bazı arkadaşların, hepsini kastetmiyorum, zihninin arka yapısında hala 28 Şubat özlemi vardır. Hatta biraz daha yaşları olgun olanlara giderseniz, onların arkasında da hala 27 Mayıs özlemleri vardır. Dolayısıyla bu darbe meselesini bir kenara bıraksınlar, çalışsınlar, çabalasınlar, milletin iktidarına talip olsunlar." dedi.
 
"Türkiye'de yönetim de iktidardakiler de sadece sandıkla değişir"
Cumhurbaşkanlığı sisteminin değiştirilmek istendiği yönündeki söylemleri de hatırlatan Numan Kurtulmuş, bu sisteme durduk yere geçilmediğini ifade etti.
Meclis'ten geçen Anayasa değişikliğinin yeterli oyu alamadığı için millete gidildiğini anımsatan Kurtulmuş, parlamenter sistem veya güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmek istenirse de önce Meclis, yeterli çoğunluk bulunamazsa yine millete gidilebileceğini söyledi.
"İlla ki değişecek, ne olursa olsun, nasıl olursa olsun değişecek" sözlerinin bir darbeci sloganı olduğunu vurgulayan Numan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
 
"Nasıl olursa olsun değişmez. Türkiye'de yönetim de yönetim mekanizması iktidardakiler de sadece sandıkla değişir. Eğer aklınızda 'Nasıl olursa değişir.' varsa kusura bakmayın birilerine göz kırpıyorsunuz demektir. Demokrasi bunu kaldırmaz. En büyük zararı da CHP'ye verir. Böyle davranmaya devam ederlerse nasıl on yıllar boyunca bu millet CHP'yi iktidara getirmediyse bundan sonra da iktidara getirmez. Çünkü bilir ki Cumhuriyet Halk Partisinin bir kısmının en azından zihninin bir tarafında dabecilerle dirsek teması vardır ya da darbeye göz kırpmak vardır. Bunlar yanlış şeylerdir. Hele de korona günlerinde bunu bıraksınlar."