CHP Genel Başkan Yardımcısı Emre: Yanlış Politikalarda Israr Edilirse Gençlerimiz De Geleceğimiz De Ziyan Olacaktır

17 Mayıs 2020 - 00:05


 
CHP Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yunus Emre, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ile Gençlik Haftasında Gençlik Raporu yayınladı.
Raporda, gençliğin eğitim, işsizlik, güvencesizlik, fırsat eşitliği, kaliteli eğitime erişim, kayıt dışı istihdam, sosyal dışlanmışlık gibi temel sorunlarını ele alan, güncel verilerle 2020 Türkiye’sinde gençliğin durumunu masaya yatıran Emre, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada; “Genç nüfus Türkiye’nin, Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri karşısındaki en büyük avantajıdır” dedi.
ÜLKEMİZDE MEDYAN (ORTANCA) YAŞ 32,4
Türkiye’nin en önemli potansiyelinin nüfusunun yarısını oluşturan genç insan gücü olduğunu belirten Emre, genç nüfusu, Türkiye’nin Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri karşısındaki en büyük avantajı olduğunu söyledi. Yunus Emre şöyle dedi: “TÜİK’in Şubat 2020’de açıkladığı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre Türkiye’de 15-24 yaş arası genç nüfus 12 milyon 955 bin 672’dir. 25-35 yaş arası gençlerin sayısı ise 12 milyon 730 bin 328’dir. Yani 15-24 yaş nüfusun toplam nüfusa oranı yaklaşık yüzde 15,6 iken 15-35 yaş arası gençlerin toplam nüfusa oranın yüzde 30,8’dir. Ülkemizde medyan (ortanca) yaşın 32,4 olduğunu düşünülürse nüfusun neredeyse yarısının çocuk ve gençlerden oluştuğu görülür. Böylesi genç yoğunluğu olan bir nüfusun, iyi bir eğitime ve yeteneklerini ortaya koyabilecekleri işlere erişebilmeleri durumunda ülkemizin tüm alanlarda hedeflerini yakalaması işten bile değildir.”
TÜRKİYE DİNAMİK GÜCÜNÜN FARKINA VARMALI
Türkiye’nin, küresel ölçekte yaşanan salgın karşısında en büyük avantajının da yine genç nüfusu olduğunun görüldüğünü belirten Emre; “Türkiye bu dinamik gücünün farkına varmalı ve buna göre eğitim ve istihdam politikaları geliştirmeli. Uygulanan eğitim ve istihdam politikaları ile ne gençlerin ne de Türkiye’nin geleceğe umutla ve güvenle bakması mümkün değil. İktidar gençlerin içinde bulunduğu zor durumu, böylesi yoğun ve dinamik bir gücün ziyan edildiğini bir an önce görmeli ve gerekli tedbirleri almalıdır. Gençliği, hamasi söylemlerle, ülkemizin huzurunu ve yarınlarını tehlikeye atacak kamplaşmalarla heba etmemelidir. Aksi halde, yıllardır uygulanan ve sürdürmekte ısrar edilen yanlış politikalarla gençlerimiz de geleceğimiz de ziyan olacaktır” dedi.
ÜLKEMİZDE GENÇ İŞSİZLİK EN BÜYÜK SORUN!
Ülkemizde genç işsizlik sorununun yakıcı bir duruma geldiğini, bunun böyle devam ettirilemeyeceğini ifade eden Yunus Emre sözlerini şöyle sürdürdü: “TÜİK’in 2020 Şubat ayı işsizlik verilerine göre 15-24 yaş arası gençlerde işsizlik oranı yüzde 24,4 olarak ölçülmüştür. Bu durum Koronavirüs salgını öncesi dönemi kapsamaktadır. Salgının ülkemizde tespiti ardından kapatılan işyerleri ve sokağa çıkma kısıtlamaları ile bu oranların çok daha yüksek olacağı ortadır. Ayrıca Ne Eğitimde Ne İstihdamda olan gençlerimizin yani ne okula ne işe giden yani evde anne babasının eline bakan gençlerimizin oranı yüzde 26,7 olarak ölçülmüştür.“
GENÇLERİN KALİTELİ EĞİTİME ERİŞİMİ SAĞLANMALI
Eğitimin kalitesinin ülkemizin gelişimi ve ilerlemesi için çok önemli olduğunu, eğitim sisteminin de istihdamı da dikkate alacak planlamaya sahip olması gerektiğini dile getiren Emre şöyle dedi. “Ülkemizde üniversite sayılarında artışa rağmen geçlerimizin kaliteli eğitime erişip erişemedikleri konusu kaygı verici boyuttadır. Eğitim kalitesi ölçümü ile ilgili yapılan yayınlarda ülkemizde ‘eğitimde kalite’ alarm vermektedir. Ülkemizin temel disiplinlerde ülkeler arası başarı sırası maalesef çok gerilerdedir. Ayrıca istihdam alanında karşılaşılan sorunun bir diğer temel nedeni de eğitim sistemindeki planlama sorudur. Gençlerin kaliteli eğitime erişimi sağlanmalı, eğitim sistemi istihdam üzerine planlanmalı, konuya akılcı çözümler getirilerek ivedilikle uygulanması sağlanmalıdır.”
GENÇLER SİGORTASI OLMADAN, KORSAN OLARAK ÇALIŞTIRILMAKTA!
Ülkemizde genç işsizliği kadar bir diğer yakıcı sorunun da “kayıt dışı genç istihdamı” olduğunu kaydeden Emre; “Türkiye maalesef kayıt dışı istihdam çok yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor. TÜİK’in 2019 yılı için kayıt dışı istihdam oranı açıklaması yüzde 34,5’tir. Bu durum bize her üç kişiden birini kayıt dışı olarak istihdam edildiğini göstermektedir. Yine Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün ‘Genç İstihdamda Küresel Trendeler 2020’ raporuna göre dünyadaki gençlerin yüzde 77’si kayıt dışı istihdam edilirken, bu oranın Türkiye için yüzde 66 olduğu belirtilmektedir. Yani işsizlik kıskacında mücadele eden gençlerin iş bulabileni de sigortası, hakkı hukuku olmadan, korsan olarak çalıştırılmaktadır. Böyle olunca da çalışan gençlerimiz, iktidarın, salgın tedbirleri kapsamında açıkladığı ‘sigortalı çalışan işçiler’ için açıkladığı ekonomik paketlerden yararlanmamıştır.” dedi.
SOSYAL DIŞLANMA!
Gençlerin eğitim, işsizlik, kayıt dışılık, güvencesizlik gibi temel sorunlarının yanında bir de sosyal dışlanmayla karşı karşıya olduklarını belirten Emre şöyle dedi: “Sosyal dışlanma yeni popüler hale gelen bir terim olmakla birlikte kapsamı itibariyle toplumda farklı kategorilerde yer alan sorunları bir araya getirmektedir. Yani yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik ve ayrımcılık gibi temel toplumsal politika konularını içermektedir. Bu anlamıyla da ekonomik ve politik tartışmaların merkezinde yer almaktadır. Özetle gençlerin toplumsal, ekonomik ve siyasi hayatta kendilerine bir yer edinememiş olması sosyal dışlanma verisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunu aşabilmenin yolu da bu alanlardaki engellerin kaldırılması, ekonomik, politik ve toplumsal hayata katılım ile mümkündür.”
GENÇLER ÇARESİZLİK, İŞSİZLİK VE KÖTÜ YAŞAM KOŞULLARINA TERK EDİLDİ!
Koronavirüs salgını sürecinde gençler görmezden gelinerek çaresizlik, işsizlik ve kötü yaşam koşullarına terk edildiğini ve sınav tarihi değişikliği ile plan ve morallerinin bozulduğunu hatırlatan Emre; ‘”sürecin başından beri maalesef ‘virüs taşıyıcılık’ ve ‘sokağa çıkma yasağı’ ile anılmanın ötesinde gençler görülmemiş, hiçbir düzenleme yapılmamıştır. Risk grubunda görülen gençlerimiz adeta içinde bulundukları çaresizlik, işsizlik ve kötü yaşam koşullarına terk edilmiştir. Üstüne bir de üniversite sınavlarında uzmanları dışlayarak keyfe dayalı bir biçimde zaman ve içerik değişiklikleri yapılmış ve gençlerin değil bazı iş çevrelerinin çıkarlarına öncelik tanınmıştır” dedi.
İKTİDAR KÖKLÜ ÇÖZÜMLER GETİRMEK YERİNE GÜNÜ KURTARMANIN PEŞİNDE!
Açıklamasının sonunda, gençlerin geleceğe umutlu bakabilmesi ancak istihdam, eğitim, katılım gibi meselelerde ciddi iyileşmelerin sağlanmasıyla mümkün olacağının altını çizen CHP’li Emre sözlerini şöyle sonlandırdı: “Yıllardır olduğu gibi bu yıl da gençlerimiz gelecek kaygısı, işsizlik korkusu, maddi imkansızlıklar, tek tipleştirilmiş ve tek adamın insafına terk edilmiş eğitim sistemi, eğitime erişimde karşılaşılan eşitsizlikler, toplum baskısının yanında bir de siyasi otoritenin baskıcı politikaları gibi sorunlarla karşı karşıya. Unutulan, görmezden gelinen, ikinci plana atılan gençlerimiz daha öğrenim hayatlarında fırsat eşitliğinden yararlanamazken, eğitimlerini tamamlamadan iş bulma kaygısı ile yüzleşmektedir. Salgın sonrası dönemde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işsizliğin artacağını düşünürsek bundan en çok gençlerimizin etkileneceğini de göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Gençlerin geleceğe umutlu bakabilmesi ancak istihdam, eğitim, katılım gibi meselelerde ciddi iyileşmelerin sağlanmasıyla mümkündür. Ancak iktidarın politikaları bu meseleleri ciddiyetle ele almaktan uzaktır. Sorunlara köklü çözümler getirmek yerine günü kurtarmaya dönük tedbirler ön plandadır. Bunun yanında gençler kendi hayatları üzerinde iktidar sahibi aktif özneler olarak değerlendirilmemekte, tam tersine ‘koruyup kollama’ iddiasıyla gençlerin gelişimi engellenmektedir. Gençlerin eğitim ve iş hayatında sürekli gelişmesi perspektifinin yerini gençlerin ‘eve kapatılması’ ve ‘itaate zorlanması’ anlayışı almıştır. Gençleri toplumdan ve dünyadan izole etme amacındaki bu politikaların geçerliliğinin olmadığı birçok araştırmada ortaya konulmuştur. Ayrıca gençlerin bu politikalardan hoşnut olmadığı da özellikle son yerel seçimlerde açıklıkla görülmüştür.”