Sandıklı Meslek Yüksekokulunda Kadına Yönelik Şiddet Konuşuldu
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Sandıklı Meslek Yüksekokulu (MYO) tarafından '25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü' kapsamında konferans düzenlendi.
Konferansa; Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Kurulu Koordinatörü Dr. Öğretim Üyesi Jale Akgöl, Sandıklı Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Münir Yaşar Kaya ile birlikte akademik personel ve öğrenciler katıldı.
“Her üç kadından biri şiddete maruz kalıyor”
Konferansta konuşmacı olarak yer alan Dr. Öğretim Üyesi Jale Akgöl, şiddet konusunun yalnızca bir birey ya da bir grup insanın değil toplumun tamamının ortak mücadelesini gerektiren bir insanlık meselesi olduğunu ifade etti. Akgöl, “Atılan her adımın, yapılan her konuşmanın, bu karanlık tabloyu aydınlatmak için bir umut ışığı olduğunu şiddetin sadece kanunlarla değil, aynı zamanda zihinlerdeki kalıpları değiştirerek ve farkındalık yaratarak sona erebilecek” dedi. Kadına yönelik şiddetin uzun vadeli etkileri ile kadınların topluma tam ve eşit katılımlarını engelleyen insan haklarının ihlali olduğunu dile getiren Akgöl, “İster toplumsal ister özel yaşamda meydana gelsin, kadınlarda fiziksel, cinsel, psikolojik zarar ve bozukluğa neden olan ya da olabilecek cinsiyet ayrımcılığına dayalı her türlü eylem ya da bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakmak; fiziksel şiddet, duygusal şiddet, cinsel şiddet, ekonomik şiddet, flört şiddet türüdür.
Dünya ve Türkiye’den istatistikler paylaşan Akgöl, şunları kaydetti:
“Bugün geldiğimiz noktada Dünya Sağlık Örgütü, dünya genelinde her üç kadından birinin fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını söylüyor. 2000-2018 verilerine dayanarak hazırlanan bir rapora göre dünyada tahminen 736 milyon kadın hayatlarında en az bir kere yakın ilişki partnerinin şiddetine, partneri olmayan birinin cinsel şiddetine veya ikisine birden maruz kalmıştır. Aynı rapora göre dünyadaki kadın cinayetlerinin yüzde 38’i yakın ilişki partneri tarafından işlenmektedir. Kadına Yönelik Şiddet küresel bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Küresel çapta bir sorun. OECD 2019 yılı verilerine göre dünyada kadına şiddetin en yüksek olduğu ülke yüzde 85 ile Pakistan. Bu oran Senegal’de yüzde 78, Yemen’de yüzde 67, Afganistan’da yüzde 61’dir.”
“438 kadın cinayetinin 135’i şüpheli ölüm, 303‘ü cinayet”
Türkiye’de 2023 yılı içinde katledilen 438 kadın cinayetinin 135’i şüpheli, 303‘ünün ise cinayet olarak kayıtlara geçtiğini belirten Akgöl, sözlerine şöyle devam etti:
“1 Temmuz – 30 Eylül 2024 tarihleri arasında yaşanan şiddet türü vakalarını incelediğimizde; 117 kadın katledilirken, 110 kadın şüpheli bir şekilde hayatını yitirmiş, 163 kadın şiddete, yaralamaya; 147 kadın seks işçiliğine zorlanmaya, 42 kadın cinsel tacize, 3 kadın tecavüze maruz bırakılmıştır. Özellikle burada şuna dikkat kesilelim. Şiddete tanık olan çocuk ve ergenlerin aynı zamanda kendilerinin de fiziksel şiddete uğrama olasılıkları yüksektir. Aile içi kadına yönelik şiddetin yaşandığı bir ailenin çocuğu olmanın hem çocukluk ve ergenlik döneminde ruhsal sorunların görülme yaygınlığını arttıracağı, hem de erişkinlik dönemine uzanan olumsuz yansımalarının olacağı düşünülmektedir. Kadınların yüzde 58’i ve genç kızların yüzde 52’si, sosyal medya ve influencerlar nedeniyle kozmetik bir işlem yaptırma baskısına maruz kalıyor. Türkiye’de kadınların güzellikleri konusunda özgüvenleri 2024’te yüzde 65 olarak görülüyor ki bu oran 2016’da yüzde 78’di.”
“Kadına yönelik şiddeti önlemek için dil kalıplarını değiştirmeliyiz”
Akgöl, Kadına yönelik şiddeti önlemek için dili değiştirmek, toplumsal algıları dönüştürmenin ve daha eşitlikçi bir kültür inşa etmenin önemli bir adımı olduğunu söyleyerek, “Dilin, düşünce ve davranışları etkilediğini vurguladı. Akgöl, “Kullandığımız ifadeleri ve kalıpları gözden geçirmek, gençler arasında daha sağlıklı bir iletişim ve ilişki biçimi geliştirebilir. Erkek gibi güçlü ya da kadın gibi zayıf ifadelerinden kaçınılmalı. Adam gibi yerine dürüst, cesur gibi daha açıklayıcı ve cinsiyetten bağımsız ifadeler kullanılabilir. Kadınların duygusal ya da zayıf olduğu, erkeklerin ise güçlü ve dominant olduğu algısını yeniden üreten dil kalıplarını değiştirmek önemli” ifadelerini kullandı.