İnci ve 8 Mart
Çok yoğun bir günün ardından İnci bir kafeye oturdu.
Oğlu Umut okuldan çıkmamıştı daha. bir kahve söyledi.Kahvesini beklerken gözü kafede oturan gençlere takıldı.Hemen hemen her masanın üzerinde bir çiçek vardı.Genç erkekler sevgilisi veya arkadaşı kızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlamış sarmaş dolaş sohbet ediyorlardı.
’Hey gidi gençlik hey. Bizim zamanımızda böyle sere serpe oturmak ne mümkün’ diye geçirdi içinden.
Kahvesi geldi. Bir yudum aldı. Gözleri daldı.maziye doğru yolculuk başladı.Lise bittikten sonra daha yaşı 20 olmadan Selim ile evlenmişti.İlk yıllar çok güzel gidiyordu.Kocasını tanımaya çalışıyor tanıdıkça daha çok seviyordu.Çok güzel bir düğün olmuştu.Beyaz gelinlik içinde kuğu gibi süsülüyordu.Düğün sonrası bir haftalık Antalya da balayına gidilmişti.Günler saatler su gibi akıp gitmişti o muhteşem otelde.
İNCİ ŞÜKREDİYORDU
Selim mühendisti. İlk başlarda akşam olmadan evine erkenden gelir birlikte zaman geçirirlerdi. Sonra çocukları oldu.Mutluluktan havalara uçuyordu İnci.Geleceğe umutlu bakmak ve güzel günler görmeye devam etmek için adını Umut koydular çocuklarının.
Selim Umut doğunca daha bir evcimen olmuştu. Hafta sonları dışarıda gezmeler yemek yemeler, mutlu ve huzurlu bir evlilikleri vardı.
İnci her sabah erkenden kalkıyordu. Eşinin kahvaltısını hazırlıyor,öperek onu işine uğurluyordu. Sonra tüm günü ev işleri ve Umut’un bakımı ile geçiyordu. Akşamları dört gözle bekliyordu. Selim eve gelince saatlerce sohbet ediyordu. İnci şükrediyordu. Kocası ve nur topu gibi bir evladı vardı.
Zaman geçtikçe Selim değişmeye başladı. Önce çok para kazandı. Son model araba aldı. Bıyıklarını kesti. Uzun lüle lüle olan saçlarını artık kısacık tutmaya başladı. Eşi olmadan tek bir giysi almayan Selim her hafta yeni giysiler alıyordu.
İnci kocasının bu hallerinde bir şey anlıyordu ama konduramıyordu. Sonraki günler Selim eve geç gelmeye ve alkollü gelmeye başladı. Her an tartışma oluyor, bazen şiddet bile uygular olmuştu. Daha sonra sık sık il dışına sözüm ona iş seyahatleri başladı. Haftada üç dört gün Selim yoktu artık.
İNCİ ÇOK İNCİNMİŞTİ
İnci Umut’a sarılıp düzelir inşallah diyerek umutla bekliyordu.
Ve beklenen son geldi. Selim’in hayatında başka birisi vardı.Neden Niçin nasıl demeden Umut’u aldığı gibi annesinin yanına gitti İnci. Çok incinmişti.
Eş dost sayesinde bir iş buldu. Oğlu ve kendi rızkı için gece gündüz demeden çalışmaya devam ediyordu.
Bu günleri düşünürken kahvesi soğumuştu. Gözleri doldu.
‘ Bu ülkede kadın olmak çok zor. Dahası yalnız kadın olmak çok daha zor’ diye mırıldandı.
Bu yüzden oğlu Umut’u adam gibi yetiştirmeyi kafasına koymuştu.
‘Acaba başarabilecek miyim’ diye de sormadan geçemedi.
O sırada Umut geldi.
Elinde bir kırmızı bir gül ile.
‘Annem Kadınlar Günün Kutlu Olsun. İyi ki varsın .İyi ki benim annemsin’ diyerek sarıldı İnci’ye
İnci gözyaşlarını göstermemek adına gökyüzüne doğru bakıyordu.Oğlunu öptü kokladı.Teşekkür etti.
O sırada kafede çalan radyoda Tanju Okan söylüyordu.
Masamız köşede öylece duruyor
Bardaklar boşalmış her biri bir yerde
Sanki hepsi hasret senin nefesine
Sen kadınım…
Şarkı bitti.
Radyodaki sunucu şarkı sonrası konuşmaya başladı:
‘Kadın sevgidir. Sevgi ise emektir.
Kadın annedir. Anne ise vefadır.
Kadın yoldaştır.Yoldaş işe candır.
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Tüm kadınlarımızın bu günü kutlu olsun’ diyordu.
Bu sözler üzerine İnci nin yüreği kocaman olmuştu. Kalbi küt küt atıyordu.
‘ Şükür rabbime Allah’ım sağlık sıhhat ver. Namerde muhtaç etme. Her şeye rağmen hayat devam ediyor. Dik ve ayakta kalmaya devam .Unutma ki umut gelecektir. Gelecek ise aydınlık’ kelimeleri döküverdi dudaklarından.
BİR KADIN GİTTİĞİNDE...
Bekir Coşkun kadın gittiğinde adlı yazısında şunları yazıyor:
balkon artık sessizdir.
koridor kimsesiz.
bir kadın gittiğinde...
bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...
bir anne gider...
bir dost...
bir arkadaş...
bir sevgili...
ne çok kişi yok olur aslında, bir kadın gittiğinde.
Tüm kadınlarımızın Kadınlar Günü kutlu olsun
YORUMLAR