Geçtiğimiz haftalarda "damar damar üstüne binmiş" hastaları tedavi ettiğini söyleyen bir şarlatandan bahsederek uygulamalarını anlatmıştım. Bugün ise buna benzer iki şarlatandan daha bahsedeceğim.
Birkaç gün önce işyerime gelen bir tanıdığım babasının Alzheimer hastası olduğunu anlattı. Babasının rahatsızlığının aile bireylerini çok üzdüğünü anlatan kardeşimiz “Abi babamı götürmediğim yer kalmadı bir çare bulamadım" dedi… Arkadaşımız devamla "Abi çare bulamadım ama tavsiye üzerine gittiğim bitki ile hasta tedavi ettiğini söyleyen Ç................'lu isimli kardeşimiz yapacağı ilaçla bu hastalığı iyileştireceğini söyledi, ben de senden bir fikir alayım diye geldim” dedi…
Üstelik yüksek bir meblağ da istenen arkadaşı dinledikten sonra kendisine "Sakın böyle bir şeye inanma, bu hastalığa Amerika çözüm bulamadı, bir aktar mı tedavi edecek” dedim.
Arkadaşım, söylediklerimin doru olduğunu ifade edip ayrıldı.
AKTARIN KARIŞIMI TUVALETE
Konu kapandı derken arkadaşımız çıkageldi yine yanıma… Elinde 60’lı yılların o yeşil, boğazlı 1.5-2 litrelik şişesi vardı. Babasının durumunun kendisini üzdüğünü beyanla bir ümit diye düşünüp o aktara gidip ilaç yaptırdığını söyledi. Sözde Alzheimerı tedavi edecek ilacı yaptırmış ve burada yazmaya utandığım çok yüklü bir bedeli tedavi ücreti olarak aktara ödemişti…
Peki, netice ne oldu...?
Arkadaşımızın ifadesine göre sözde ilacı almaya başladığında her seferinde kusmaya başlamış, dolayısıyla da "leş" gibi kokan bu karışımı tuvalete dökmek zorunda kalmışlar...
SİNİRLER YER DEĞİŞTİRMİŞ......!
İşyerime gelen bir hasta enjeksiyon yaptırmak istediğini söyledi ve Devlet Hastanesinden bir doktorumuzun yazdığı ilacı hastamıza enjekte ettim. Enjeksiyon sonrası hastamız, “Biraz soluklanayım" deyip oturdu… Kendisine bir çay ikram ettim ve sohbet etmeye başladık… Hastamızın son zamanlarda bir rahatsızlığı varmış; kuyruk sokumundan giren şiddetli bir ağrı sağ bacağına yayılıyormuş. Kafasına göre bir takım ağrı kesiciler alarak ağrılarını kontrol altına almak istemiş ancak muvaffak olamamış…
Bu arada bazı tanıdıkları devreye girerek bu işlerden anlayan ve Uydukent’te ikamet eden Y............ağa'yı tavsiye etmişler. Hastamız söz dinleyen bir tip olduğu için tavsiyelere uyarak Uydukent'in yolunu tutmuş ve Y.......ağayı bulmuş. Ağa dinlemiş hastamızın şikayetlerini ve yüzünü buruşturarak bir profesör edası ile “Sen bel fıtığısın ama önemli değil tedavi ederiz" demiş…
Hastamızı kucağına oturtan Y..........ağa onun belini şöyle bir kütürdetmiş ve "Hadi geçmiş
olsun bu iş bitti” demiş…
SIKIYI GÖREN SİNİR ÖBÜR KALÇANA GEÇMİŞ
Siz Doktorlar yıllarca okuyun bakalım… Bir bel fıtığını bile iyileştiremiyorsunuz… Onca yıl okuyacağınıza Y.........ağa'dan 3-5 günlük kurs alın...! Ancak hastamızın ifadesine göre ilk tedaviden sonra ağrı sağ taraftan sol tarafa geçer...!
Hastamız bunun üzerine tekrar Y..........ağaya gider durumu anlatır..Ağa gülümser ve yine çok bilen eda'sı ile “Merak edecek bir şey yok, sen Allahın sevgili kuluymuşsun ki vücudun tedaviye çabuk cevap verdi" der ve devam eder: Sıkıyı gören sinir öbür kalçana geçmiş ve yer değiştirmiş buradan da çıkıp gidecek sen de iyileşeceksin" der. Hasta şimdi sağ kalçasına geçen sinirin oradan çıkıp gideceği ve iyi olacağı günleri bekliyor..!
***
Değerli okurlarımız;
Gün geçmiyor bu şarlatanlar ile ilgili trajikomik haberler alıyoruz. Bunlara bir dur diyen de yok. Olan insanlarımıza oluyor, kandırılıyorlar…
Hem de bu devirde!!!
YORUMLAR