Saadet Partisi Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan Yazılı bir açıklama yaparak gündeme dair açıklamalarda bulundu.Aslan açıklamasında şu görüşlere yer verdi;
KORKMAYALIM, PANİK YAPMAYALIM, TEDBİR ALALIM, TEDBİRLERİ ABARTARAK YENİ BİR
HASTALIK ÇIKARMAYALIM.
Ülkemizi ve tüm dünyayı etkisi altına alan, Coronavirüs belasından bir an önce kurtulmayı ümit
ediyorum.
Maalesef ülkemizde bu virüse yakalanan insanımız, binler ile ifade edilmeye başlandı. Virüs
dolayısıyle hayatını kaybeden vatandaşlarımız var. Onlara da Allah’tan rahmet diliyorum. İnşallah
bu rakamlar daha fazla artmadan, bu beladan kurtuluruz.
Rakamların artmaması için, hepimiz üzerimize düşen görevleri yapmalıyız. Sağlık bakanlığının
belirlediği tedbirlere riayet edersek, bu süreci daha kolay atlatabiliriz. Tedbir almak önemli, ancak
bu tedbirleri abartmanın, başka hastalıkları ortaya çıkaracağını da unutmayalım. Bu virüs
korkusunun, tüm hayatımızın bir kabusu olmasına da izin vermeyelim. Bizler inançlı insanlarız. Eğer
Allah’ın takdirinde böyle bir hastalığa yakalanmamız varsa, bu bir şekilde bizi bulacaktır. Tedirgin
olmaya, panik yapmaya hiç gerek yok. Bu demek değildir ki tedbir almayalım. Elbette gereken
tedbirleri alacağız. Önce devemizi sağlam kazığa bağlayıp sonra ibadet edeceğiz. Bu tedbirlerin
başında, mecbur kalmadıkça evden çıkmamak geliyor. Evde kalmak çok kolay değil tabiki. Ancak bir
süreliğine buna katlanacağız. Aslında evde kalmak, sosyal yaşamdan biraz el çekmek, düşünmek,
kitap okumak, kendimizi muhasabeye çekmek açısından iyi bir imkan olarak görülebilir. Yaptığımız
hatalarımızı, yapmamız gerektiği halde yapmadıklarımızı gözden geçirerek, bundan sonraki
hayatımızdaki hareketlerimizi ona göre düzenlemeye karar vermek için iyi bir fırsat olabilir.
Uzaktaki dost ve akrabalarımızla, günlük hayatın akışı içerisinde ayıramadığımız zamanı bizlere
sunabilir. Onları arayıp hal ve hatırlarını sormak için bir fırsattır.
EN ZOR ZAMANIMIZDA YANIMIZDA OLAN EŞLERİMİZE İYİ DAVRANIN.
Evde çok durmanın aile içi tartışmalara sebep olabileceği gibi olumsuz yanları da olduğundan,
özellikle eşler bir birlerine karşı daha anlayışlı ve hoşgörülü olmalıdır. Nihayetinde tüm dünya
sizden kaçtığı halde, sadece eşinizin sizin yanınızda kaldığını da unutmamalıyız.
AÇIKLANAN EKONOMİK PAKET YETERSİZ, ACİLEN YENİ EK PAKET AÇIKLANMALI.
İnsanların evde kalmaları sonucunda yaşanan sıkıntıları da göz ardı edemeyiz. Sonuçta hayat
devam ediyor ve ihtiyaçların karşılanması gerekiyor. Zaten bozuk olan ekonominin üstüne, bir de
bu virüs işleri daha da zorlaştırdı. Kapanan işyerleri ve burada çalışan insanlarımız gerçekten zor
durumda. Çalışırken bile zor geçinen insanımızın, çalışmadan, kazanmadan nasıl geçinecek? Bu
soruyu iktidarın düşünmesi gerekir. Esnaf kira, personel, sgk primi, elektirik, doğalgaz ve kredi
ödemelerini nasıl karşılayacak? Çalışan işinden ayrıldığı için bir geliri yok. Ev kirası, elektirik, su,
doğalgaz ve mutfak masraflarını nereden ödeyecek? İktidarın bu sorunu çözmek için bir ekonomik
paket açıklaması bekleniyordu. Bir paket açıklandı. Ancak açıklanan paket, dar gelirli vatandaşımız
için bir hayal kırıklığı oldu. Çünkü açıklanan paket, kendisi için değil, zengini daha zengin yapmak
için açıklanmıştı. “neşen yerinde” diye hitap edilen vatandaşımız değil zenginler olmuştur. .
Açıklanan pakete acilen ek paket ilave edilmeli ve aşağıdaki maddeler ilave edilmelidir.
1-Vatandaşımıza bu süreçte, elektirik, doğalgaz, su faturalarının ve kredilerinin en az iki ay süreyle
ertelenmesi ve gerekirse iki ayın sonunda süre uzatımı veya taksitlendirilebilme imkanı
sağlanmalıdır.
2- ssk prim ödemeleri 2 ay ertelenmelidir.
3- haciz ve icra işlemleri 2 ay ertelenmelidir.
4-halkımızın sokağa çıkmadığı dönemlerde, herkesle daha rahat haberleşebilmesi ve kapalı alan
sendromuna yakalanmaması için iletişim vergilerinin 2 aylık süre ile sıfırlanması salgınla
mücadelede önemli bir psikolojik ve ekonomik katkı sağlayacaktır. En azından konuşarak rahatlık
sağlayacaktır
5- insanın birinci ihtiyacı beslenme olduğundan dolayı, tarımsal alanda üretimin aksamasına
meydan vermemek amacıyla, çiftçilerin ve esnafın kredi borç ödemelerinin ertelenmesi. Kredi
vadelerinin makul düzeye yükseltilmesi ve faizlerinin %0 oranlı faizli krediler halinde yeniden
yapılandırılması.
6- Çiftçilerin ve esnafın icra aşamasına gelen işlemlerinin durdurulması.
7- Tarım ve Kredi Kooperatifleri’nin temerrüt işlemlerine uygulanan yüksek faiz uygulamalarının
durdurulması, çiftçileri rahatlatacak bir uygulamaya dönüştürülmesi.
8- Çiftçilerin topraklarını ekme konusunda tohum, yakıt, gübre ve ilaç desteğinin yine %0 faizli
olarak yapılması. Böylece son zamanlarda ekilmeyen arazilerin ekiminin sağlanması ve zirai ekimin
teşvik edilmesi. Çünkü böyle kriz zamanlarında özellikle tarımsal üretimin, gıda endüstrisinin tam
kapasite olarak çalışması zorunludur. Krizin daha hafif hasarla atlatılması için bu gereklidir.
Gayrimenkul satışlarında peşinat miktarının %20’den %10’a düşürülmesinin pek yararının
olmayacağı, özellikle insanların evlerine kapandığı bu tür kriz dönemlerinde gıda, sağlık gibi hayati
temel ihtiyaçların karşılanmasına öncelik verilmesi önemlidir.
Ayrıca, işçi çıkarmaları en aza indirmek için, KOBİ’lerde işçi çıkarmadan faaliyetlerine devam
edenler ile ilave işçi çalıştıranlara “emek kredisi” adı altında destek sağlanmasında yarar vardır.
Ümit ediyoruz ki iktidar bu uyarılarımızı dikkate alarak yeni bir paket açıklar.
DÜNYADA 800 MİLYONDAN FAZLA İNSAN SUSUZ!
22 Mart Dünya Su Günü olarak kabul edilmiş. Su, maalesef değerini çok iyi anlayamadığımız bir
nimet. Ancak kurak dönemlerde hatırladığımız, barajlardaki su seviyesinin kritik noktalara geldiği
zaman dikkat ettiğimiz bir konu. Aslında her zaman dikkatli kullanmamız ve israf etmememiz
gereken bir nimet. Peygamber efendimiz(sav) “ırmak kenarında abdest alsanız bile, israf etmeyiniz”
diyerek bu nimete karşı dikkatli olmamız gerektiği konusunda bizleri uyarmıştır. Bugün ülkemizin
su zengini olmadığı bilinmektedir. Gelecekte su sıkıntısı çekmemek için israftan su israfından uzak
durulmalıdır. Suyun daha uygun şekilde kullanılması için projeler geliştirilmelidir. Ne yazık ki
dünyamızda 800 milyondan fazla insan, sağlıklı içme suyuna ulaşamıyor. Bu durumun bir an önce
son bulması için gerekli adımları atmalı, adil yeni bir dünyayı kurmalıyız.
MUTLU İNSAN NEDEN GÖÇ ETSİN?
TÜİK’in verilerine göre, 2019 yılında ilimizin 23 bin 818 kişi göç aldığı ve 27 bin 6 kişi göç verdiği
açıklanmıştır. Buna göre Afyonkarahisar’ın net göçü -3 188 kişidir. Yani göç veren bir il olmuşuz.
Daha önce mutlu şehirler arasında ilimizin 2. sırada olduğunu söyleyende aynı kurumdu. Nasıl
oluyor da mutlu olan insanlar göç ediyor? İnsan yaşadığı şehirde mutlu ise neden göç etsin? Mutlu
şehirler sıralamasında ilimizin 2. sırada olması dolayısıyle açıklamada bulunan yöneticiler bu
duruma ne diyecekler? Hiç kimse kendini kandırmasın. İlimizde de işsizlik var, ekonomik sıkıntılar
var. Bizi muhalefet için konuşuyor diyorlarsa, iş başvurularına baksınlar. Yüntaş ve İl Özel idaresi
eleman alınacağını duyurdu ve başvurular yapılıyor. Bakalım kaç kişi başvuruda bulunacak? Belki
diğer illere göre nispeten işsizlik daha az. Ancak sorunları yok saymak, görmemezlikten gelmek
çözüm değil. İstihdam oluşturacak projelere ihtiyaç var.
Açıklanan ekonomik paket yetersiz, acilen yeni ek paket açıklanmalı
27 Mart 2020 - 07:25
YORUMLAR