“Temiz siyaset yapanlar, hesap vermekten hiçbir zaman korkmazlar”

12 Eylül darbesinin ardından yaşı büyülterek 17 yaşında idam edilen yaşı küçük, ancak fikirleri ve cesareti pek çok kişden büyük olan Erdal Eren’in idam edilmesinin 37. Yıl dönümündeyiz. Erdal Eren’i rahmet ve saygıyla anıyorum.

Kamuoyunda yandaş veya havuz medyası olarak bilinen medya kuruluşları ve bazı AKP yöneticilerinin beyanlarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kızının Ataşehir’de aldığı bir ev üzerinden haksız mal edindiğine yönelik mesnetsiz iddialar ve iftiralar ortaya atılmıştır. AKP yöneticilerinin ve yakınlarının haksız kazanç sağladıkları ve rüşvet aldıklarına ilişkin belgelerin ortaya saçıldığı bir dönemde helal parayla alınan 85 metrekare 2+1 orta sınıf bir apartman dairesi üzerinden, CHP Genel Başkanı ve CHP’ni yıpratmak amacıyla, hayatı boyunca dürüstlüğü rehber edinmiş ve hiçbir yolsuzluğa adı karışmamış insanlar hedef gösterilmektedir.
Yolsuzluklar devletimize güveni sarsıyor. Dürüst siyasetçiler halka hesap vermeyi sorumluluk olarak görürler.CHP Genel Başkanı bu düşüncelerle sayın kemal Kılıçdaroğlu “Benim ailem, çocuklarım, torunum, damadım, hatta ve hatta dünürlerim, hepsi için araştırma önergesi verin ve hepsi araştırılsın. Hiçbir tereddüdüm yok. Benim gösterdiğim cesareti siz gösterebilir misiniz?” açıklaması üzerine dün CHP Grup Başkan vekilleri araştırma önergesi verdi.Temiz siyaset yapanlar hesap vermekten hiçbir zaman korkmazlar, dürüst olduklarını her fırsatta topluma ispatlamaktan kaçınmazlar ve halka hesap vermeyi siyasi ve kişisel bir sorumluluk olarak kabul ederler.
Görevden aldıkları Ataşehir Belediye Başkanımızda savcılığa kendi eliyle dilekçe verip, ‘Benim ve bütün akrabalarımın mal varlığına araştırın’ diyecek kadar kendinden emin, temiz ve cesaretli bir siyasetçidir. Ataşehir Belediye Başkanımız ve eşi savcılığa başvurup kendilerini ihbar etmişler. Savcılık tarafından yapılan araştırmalarda aklanmışlardır. İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu “Hakaret, küfür, şantaj ve tehdit dilini” tercih etmektedir. “Boğazına ne takacağımız belli değil” “Kılıçdaroğlu, sen bitti” gibi tehdit içeren argo sözler bu ülkenin iç işleri bakanına yakışmamaktadır. Sayın Soylu’nun  FETÖ'nün Samanyolu TV'sine bağlanarak "Fethullah Gülen ve Zekeriya Öz milletin temel değeridir... Zekeriya Öz halkın iktidarını getirmeye çalışıyor." Söylemleri arşivlerde durmaktadır. Bakan Soylu acaba kabahatini mi örtmeye çalışıyor?

AKP 3Y ile Geldi. Şimdi Herşeyi Unuttu

2002 yılında 3 Y (yolsuzluk, Yoksulluk, Yasaklar) ile mücadele edeceğiz diye halkımızın büyük desteğini alan AKP iktidarı, bugün bakıyoruz ki, kendileri boğazına kadar yolsuzluğa battıkları gibi halkı da yoksulluğa sürüklemektedirler. İnsanlar bir dilim ekmek için çöpleri karıştırırken AKP’liler saltanat sürmektedir. Bakıyoruz herkesin altında bir özel uçak.15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra açılan soruşturmalarda birçok özel uçağa el konulmuştur. Bu uçakların satışı hala gerçekleştirilmemiştir. Yağma hasanın böreği gibi bu uçaklar bütün AKP’liler tarafından kapışılmış, kapanın elinde kalmıştır. El konulan uçaklar şimdi AKP’liler elinde tam bir israf kaynağıdır. Bu uçakların pilot, personel, yakıt, kira, konma, konaklama gibi giderlerinin toplamı milyon dolarları bulmaktadır. Bu para beyefendilerin keyfi için devletin kasasından çıkmaktadır. Harun gibi gelip Karun gibi gitmektedirler.  İnsanlar aç, gençler işsiz, ama bu durum hiç umurlarında değil. 

TÜİK tarafından büyüme rakamları açıklandı. Eğer inanırsanız 3. Çeyrekte büyüme %11,1. Ancak bizler, dar gelirliler, emekçiler, memurlar, işçiler bu büyümeyi fark edemedik. O yüzden inanasımız gelmiyor. AKP, 15 yılda, kendinden önceki 57 hükümetin 79 yılda kullandığı toplam kaynağın 3 katını kullandı. Yapılanı sattı. 79 yılda kullanılan dış borç kadar borç kullandı. Sonuç, %13 enflasyon ,%20 işsizlik, beklenenin 2 kat kur değerleri. Sonuç olarak şimdi yeniden 2002 rakamlarına geldik. Yani 15 yılımız heba olmuş. Bir arpa boyu yol gidememişiz. Üretmeden, tüketime dayalı büyümeden, yatırıma ve ihracata dayalı büyümeye geçemiyoruz. Biz, siz hiçbirimiz hissetmeden büyümüşüz!  Övünelim mi?