Eğitim Şart
Gördüğümüz her aksaklıkta veya insanların yapmış olduğu yanlış davranışlarda nedense “eğitim şart” cümlesi çıkıveriyor ağzımızdan.
Evet eğitim şart…
Ancak yıllardır eğitim ve öğretim üzerinde oynanan oyunlar öyle bir hal aldı ki artık yalama oldu desek az bile demiş oluruz.
70’li yıllardan bu yana bir bakın. Her eğitim öğretim yılında yeni yönetmelikler, yeni tüzükler, yeni yasalar bilmem neler neler…
Bir türlü dikiş tutturulmadı! Tutturulamadı!
Eğitim konusunda veliler ayrı sıkıntıda, öğrenciler ise ayrı ir sıkıntı yaşıyor.
Yöneticiler ise artık başlarında kim varsa onun davulunu çalıyor.
Köy Enstitüleri kapatılmasının ardından bu ülke, Halk Eğitim Kursları gibi 6 ay kurs verilerek öğretmen yapılan insanları gördü. Bu öğretmenler(!) bile emekli oldular.
Öğrencilerin okullarının fiziki yapıları ayrı bir sıkıntı olurken, kitapları da ayrı bir sıkıntıyı beraberinde getirdi.
Başımızdaki Hükümet “kitapları bedava veriyorum” diye ortaya çıktı ve dediğini de yaptı.
Şimdi kitaplar okullar açılmadan sıralara konuluyor ve öğrencilere bedava veriliyor.
Ne kadar güzel değil mi?
Bu güzel olan siyasilerin tarafı…
Olayın bir de öğretmen ve veliler tarafı var.
Öğretmenler tarafından bakacak olursak kitapların içi boş ve anlatılacak dersler ve konular da belli.
Veliler tarafından bakarsanız, içi boş ama bedava verilen kitapları, kitap yapabilmek için hemen her ders için bir kaç ek kitap almak zorundalar.
Eeee, o kadar kitapevi var, kitap kırtasiyeci var, onları da unutmamak lazım.
Allah kitapları bedava verenlerden razı olsun!
Değilse veliler ne yapardı?
* * *
Hee bu arada kitaplar hem bedava hem de sınıflar akıllı tahtalara geçti onu da unutmamak lazım.
Öğrencilere verilen bedava laptoplar da ayrı bir sevindirici taraf.
Hükümet bütün bunları yeterli bulmadı ve öğrencilere ayrı bir imkan daha sundu.
“Özel okullara gidin eğitim paranızın 3 bin 500 liraya kadar olan kısmını ben vereceğim” dedi.
Verdi mi?
Verdi, Allah razı olsun.
Haklının hakkını vermek lazım.
Bu arada öğretmenler öğrencilere nasıl defter alacaklarını yazdırıyorlar.
“Akıllı defter alın” diye yazdırmışlar.
“Bu ne?” dedim. Akıllı tahtalardan sonra akıllı defterler mi çıkmış. Ne güzel eğitimde çağ atladığımızın başka bir göstergesi…
Vallahi şaşırdım kaldım.
Akıllı defter var mı? Var. Kaç para 17 ama 15 yaparız abi…
Bu defterin bi aklına bakalım dedim. Açtım ki, kitaplardan öğretmenler tarafından anlatılması gereken konular, öğrencilerin alması gereken notlar, bu defterde hazırlanmış, basılmış ve öğrencilerin hizmetine sunulmuş.
Eğitimdeki düzeyimizin nerelere geldiğini gördünüz mü?
Nankörlük yapmamak lazım.
Sınıflarda akıllı tahta, çocukların ellerinde (akıllı) laptoplar, defterleri akılsız mı kalsın değil mi ama?
Çocuklar ne yapacak dersiniz.
Anlatılanları dinleyecek, defterde zaten hazır notlar. Kalemden de tasarruf yapacaklar (burayı da atlamamak lazım) Zamandan tasarruf yapacaklar. Değil mi ama?
Öğretmenler içi boş kitapları doldurmak için anlatacaklar, çocukların okumasına gerek yok.
Çocukların ödevleri internet üzerinden bulunacak yazıcıdan basılacak yazmaya gerek yok.
Defterler de akıllandı not almaya gerek yok.
Eee, öğrenciler ne yapacak diye sormazlar mı adama?
Bu nasıl bir eğitim öğretim sistemidir demezler mi adama?
Bütün bunlar olurken bütçeden en çok eğitime para aktarıyoruz diye bas bas bağırıp, kab kab kabaracaksınız, okullar açılır açılmaz velilerden para toplamaya başlayacaksınız.
Buna da Milli Eğitim diyeceksiniz.
Şart gerçekten eğitim şart.
En başta da başımızdakiler bir eğitim şart…
YORUMLAR