Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Doğan Aydal yazılı bir açıklama yaparak enerji krizinin kapıda olduğunu ifade etti.
Aydal açıklamasında şu görüşlere yer verdi;
Günlük siyasetler ve Korona krizinin gölgesindeki Ülkemiz çok yakın bir zamanda önümüze çıkacak bir enerji krizi ile karşı karşıyadır. Ülkemizdeki elektrik tüketiminin son yüz yıllık artış grafiği istatistiki olarak incelendiğinde yıllık ortalama artışın %7,66 olduğu görülmüştür. Son beş yılda maalesef bu artışların olmadığı, ülkemizin elektrik üretimi ve tüketimi bakımından çok gerilediği görülmektedir.
2010 yılındaki tüketim verileri her yıl % 7,66 artarak devam etmiş olsaydı, 2017 yılı başında 300.000 GW/h değerini aşmış olacaktık. Bu değer, maalesef içinde bulunduğumuz 2020 yılı başında ancak aşılabilmiştir. 2019 yılı sonu itibariyle elektrik tüketim ve üretim değerimiz maalesef 304.000 GW/h seviyesindedir.
Üretimdeki düşük değerlerin anlamı çok basit olarak açıklanabilir; Santrallerimiz verimli çalışmamaktadır. Ülkemizin Ocak 2020 itibariyle Elektrik üretim santrallerinin kurulum gücü 91.269 MW’tır. Eğer 91.269 MW santral gücü %100 verimle tam çalışabilseydi ( 91.269 MW x 24 Saat x 365,6 Gün= 800.835 GW/h enerji elde edebilirdik. Halen üretebildiğimiz enerji miktarı ise 2019 yılı sonu itibariyle maalesef 304.200 GWh’dır. Bunun bir diğer anlamı mevcut enerji santrallerimizin ortalama üretim verimliliğinin % 37,6 düzeyinde olmasıdır.
Bu üretiminin önümüzdeki yıl çok daha düşeceğini tahmin edilmektedir. Zira Ülkemizdeki Elektrik üreten santrallerinin dağılımı şöyledir; 2018 yılında elektrik üretimimizin, %37,3'ü kömürden, %29,8'i doğalgazdan, %19,8'i hidrolik enerjiden, %6,6'sı Rüzgâr enerjisinden, %2,6’sı Güneş enerjisinden, %2,5'i Jeotermal enerjiden ve %1,4’ü diğer kaynaklardan elde edilmiştir.
2019 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla kurulu gücümüzün kaynaklara göre dağılımı; yüzde 31,4’ü hidrolik enerji, yüzde 28,6’sı doğal gaz, yüzde 22,4’ü kömür, yüzde 8,1’i rüzgâr, yüzde 6,2’si güneş, yüzde 1,6’sı jeotermal ve yüzde 1,7’si ise diğer kaynaklar şeklindedir. Görüleceği üzere kömür ve hidrolikten elektrik üretimlerinde ani değişiklikler olmaktadır.
Bilindiği gibi, Linyit ile çalışan santraller kapatılmıştır. Bu oldukça önemli bir üretim eksikliği oluşturacaktır. Rusya ile olan siyasetimizdeki iniş ve çıkışlar da bilinmektedir. Doğalgaz ve taşkömürü ithalinde de bir krizle karşılaşıldığı takdirde Türkiye’nin yeniden karanlıklara gömülmesi an meselesi olacaktır. Kriz kapıdadır.
Ülkenin şimdilik idare etmesinin veya elektrik sıkıntısı yokmuş gibi gözükmesinin sebebi ise Sanayi ve Ticarethanelerin durmuş ve/ veya işleri yavaşlatmış olmalarıdır. Zira son on yıl dikkate alındığında Ülkemizde üretilen elektriğin % 61 ile % 67’si arasında değişen değerlerde Sanayi ve Ticarethaneler tarafından kullandığı rahatlıkla görülecektir. Sanayi ve Ticarethaneler ayni hızla elektrik tüketmiş olsaydı krizin başlangıç yılı 2017 yılı olacaktı.
Ülkemizde Güneş enerjisi gibi bir nimet bulunmaktadır. Yapacağımız en önemli iş, Türkiye’mizin sahip olduğu Güneş Enerjisi potansiyelini mümkün olduğu ölçüde fazla kullanmak için gerekli idari kanun ve yönetmelikleri çıkarmak olacaktır. Ülkemizin sahip olduğu 380.000 MW’lık Güneş enerjisi potansiyelini kullanabildiğimizde (Kurulu Santral Gücüne çevirebildiğimizde) Ülkemiz enerji ithal eden ülke olmaktan çıkıp, enerji ihraç eden ve bu yolla çok para kazan bir ülke konumuna gelecektir.
Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Doğan Aydal : Enerji Krizi Kapıda
09 Mayıs 2020 - 03:17
YORUMLAR