Mutlaka hekime başvurun
KURTULUŞ-40 yaşından sonra, erken teşhis edilebilen rahatsızlıklara karşı önerilen testleri yaptırmakta fayda olduğunu söyleyen Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Şirin Parkan, 40 yaş üstündekilerin tansiyondan kolesterole yaptırmaları gereken önemli testleri anlattı. Parkan, “Dünyada global bir salgın olarak ilerleyen diyabet, özellikle 45-65 yaş arasında 3 kat, 65 yaş üzerinde ise 4 kat artış gösteriyor. Bu nedenle hiçbir şikayet ve hekimi şüphelendirecek belirtiler olmasa da, erişkin dönemde düzenli aralıklarla açlık kan şekerinin kontrol edilmesi diyabetin erken tanısı için çok büyük önem taşıyor. Fazla kilo veya ailede diyabet geçmişinin varlığı gibi risk faktörleri bulunmayan herkesin 45 yaşından sonra her üç yılda bir diyabet açısından değerlendirilmek üzere hekime başvurması gerekiyor. Eğer risk faktörü varsa bu taramanın daha erken yaşlarda başlaması ve sıklığının da artırılması gerekiyor. Erken tanı alan Tip 2 diyabetlilerde, doğru beslenme ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleriyle, ilaç kullanmak zorunda kalınmadan hastalık kontrol edilebiliyor. İlaç kullanması gereken kişilerde de kalp krizi, böbrek yetmezliği, görme bozuklukları, nörolojik komplikasyonlar gibi olası problemler hayatı tehdit edecek boyuta ulaşmadan önlenebiliyor” dedi.
RİSKİ YAŞLARDA CİDDİ ARTIŞ GÖSTERİYOR
Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Şirin Parkan, şöyle konuştu; “Tek başına önemli bir sorun olmakla birlikte, diyabet, kalp gibi birçok kronik hastalık açısından da risk oluşturabilen hipertansiyonun erken tanısı için sadece düzenli tansiyon kontrolleri yeterli olabiliyor. Ülkemiz de her üç kişiden birinin sorunu olan hipertansiyon riski yaşla birlikte ciddi artış gösteriyor. 45-55 yaş arası erkeklerde 1.5, kadınlarda ise 2 kat tansiyona dayalı risk artışından söz ediliyor. Metabolik sendrom, abdominal obezite, diyabet, aile öyküsü, sigara kullanımı gibi bazı risk faktörlerinin hipertansiyon riskini artırdığı biliniyor. Risk grubunda yer alan kişilerde 40 yaşından sonra yılda bir kere tansiyon ölçüm taraması yapılması gerekiyor. 40 yaş altında son tansiyonu normal (130/85 mmHg altı) ölçülmüş ek riski olmayan popülasyonda ise 3-5 yılda bir tansiyon ölçümünün tekrarlanması öneriliyor. Erken tanı konulan kişilerde yaşam tarzı değişikliğiyle ilaca gerek kalmadan hipertansiyon kontrol altında tutulabiliyor. İlaç kullanması gereken yüksek tansiyonlu kişilerde ise tedaviye erken başlanarak inme, beyin kanaması ve kalp yetmezliği gibi yüksek tansiyona bağlı bazı komplikasyonların oluşması da önlenebiliyor. Çağımızın önemli bir sorunu tansiyondan ve tansiyonun neden olduğu hastalıklardan korunmak için basit bir işlem olan tansiyon ölçümünü ihmal etmemek gerekiyor.”
KALP DAMAR HASTALIKLARINI RİSKİ 40 YAŞINDAN SONRA 10 KAT ARTIYOR
“Diyabet ve yüksek tansiyondan farklı olarak kolesterol yaşla birlikte çok farklılaşmıyor” diyen Parkan, “Herkesin genetik yapısıyla belirlenen genel bir kolesterol düzeyi bulunuyor ve yaşam tarzı değişiklikleri bu düzeyi etkiliyor. Kolesterol düzeyi özellikle kalp damar hastalıkları açısından çok büyük önem taşıyor. Bu nedenle, kalp damar hastalığı riskini azaltmak, dolayısıyla riskli kişilerde yaşam süresini uzatmak ve beklenmedik ani genç yaşam kayıplarının önüne geçmek için kolesterol düzeyinin belli bir seviyede olması gerekiyor. 40 yaş sonrasında ise, kalp damar hastalığı riski çok yükseldiğinden hekim tarafından belirlenecek kolesterol takip ve tedavi programına uyum önem taşıyor. Kalp damar hastalıklarını riski 40 yaşından sonra 10 kat artıyor. Dolayısıyla, hastalıklar oluşmadan önleyebilmek önem taşıyor. Bu nedenle, kalp hastalıklarına bağlı risklerin hesaplanarak çok daha erken yaşlarda harekete geçmek gerekiyor. 40 yaşından sonra kadın ve erkeklerin kalp hastalıkları açısından ayrıntılı kontrolden geçmesi de erken tanı açısından son derece önem taşıyor” diye konuştu.
YORUMLAR