AKÜ Ev Sahipliğinde Uluslararası Bilim Ve Eğitim Kongresi Gerçekleştirildi
23-25 Mart 2018 tarihleri arasında İkbal Termal Otelde yapılan kongreye alanında uzman yerli ve yabancı akademisyenler katıldı.
Kongrenin açılışında bir konuşma yapan Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gürbüz Ocak, her bilim alanının bir eğitiminin olduğu düşüncesinin kongrenin düzenlenmesinin çıkış noktasını oluşturduğunu belirtti. Ocak, “Bilim eğitimini nasıl veriyorlar? Bilimsel bilgi nasıl üretiliyordu? Üniversitelerde farklı alanlarda öğrenci yetiştiren akademisyenler neler yapıyorlar? Bu soruları sormaya başladığımızda eğitim fakültelerinin temel görevinin sadece öğretmen yetiştirmek olmadığını, diğer bilim alanlarına da öğretim konusunda model olması gerektiğini düşündük. Bu nedenle kongremize eğitim bilimleri ve öğretmen yetiştirme alanı dışında da karşılıklı bilim alışverişini sağlayabilmek için bildiri kabul ettik” dedi.
Amaç disiplinler arası çalışma kültürünü oluşturmak
Düzenlenen kongre ile disiplinler arası çalışma kültürünü oluşturmaayı amaçladıkları ifade eden Ocak, “Kongre süresince deneyimli bilim insanlarının yeni araştırma problemlerine çözümler bulmalarını, genç araştırmacılara model oluşturmalarını, onların çalışmalarına katkı sağlamalarını hedeflemekteyiz” dedi. Ocak, “Böylece ülkemiz bilim alanının gelişmesine katkı sağlama düşüncesindeyiz. Kongrede sunulan bildiriler, e-ISBN numarasına sahip özet e-kitabında, kongre sonrasında gönderilen tam metinler ise kongre bildiri kitabında veya kongre kitabında kitap bölümü olarak çevrimiçi yayınlanacaktır” ifadelerini kullandı.
Daha sonra söz alan Kongre Başkanı Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Peker ise bilimin bireysel olarak değil; inanılan değerler, millet, devlet ve insanlık için yapıldığında kat be kat değerli oldunu söyledi. Peker, “Bilimsel araştırmalar insanlığın refahı, huzuru ve saadetine katkı sağlamak, insanlığın yaşadığı sorunları çözmek amacıyla yapılır. O nedenle bizler yaptığımız araştırmaların ‘önem’ bölümünde, o araştırmanın literatüre yapacağı katkıları ve hangi boşluğu dolduracağını belirtiriz. Dolayısıyla bilim insanları, bu yönüyle kutsal bir görev yürütmektedirler” dedi.
Peker, günümüzde bilim insanlarının çalışmalarını manipüle eden iki temel riskin söz konusu olduğunu belirterek, şunları ifade etti:
“Bunlardan birincisi, bilimin politik ve ticari bir güç aracı olarak görülmesi ve sömürgeci amaçlar için araçsallaştırılabilmesidir. Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombası, yüzbinlerce kişinin ölümüne sebep olmuş, doğayı ve diğer canlıların yaşamını tahrip etmiştir. Hala 70 yıl önce atılmış bu bombanın etkisiyle sakat şekilde doğan çocuklara şahit oluyoruz. Bugün maalesef dünyada iki günde silahlanmaya harcanan para 5 milyar dolar civarındadır. Bu para BM’nin çölleşmenin önlenmesi amacıyla 20 yıl için ayırdığı paraya denktir. Bu tablo bilimin özellikle gelişmiş ülkeler tarafından insanlığın sorunlarına çözüm yolu aramaktan daha çok güç biriktirme amacıyla kullanıldığını düşündürmektedir. İkinci önemli risk ise ülkemizde bilim insanlarının bilimsel araştırmaları salt ünvan ve ekonomik gerekçelerle yapıyor algısıdır. Bu bağlamda bilim anlayışımızı tekrar gözden geçirmenin zamanı gelmiştir, geç olmadan gereğini yapmak bizim için bir görev olmalıdır. Bilime gönül ve ömür veren bu ülkenin evlatları olarak öncelikle yerli ve milli bir duruşa, bilimsel anlamda da yeniden dirilişe ihtiyacımız vardır. Mehmet Akif Ersoy’un ifadesi ile girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça sineler onu top sindiremez.”
Önceliğimiz geleceğimizin teminatı gençlerin inşası olmalı
Bilim insanlarının ve eğitimcilerin önceliğinin geleceğin teminatı olan gençleri inşa etmek olduğunu vurgulayan Peker, “Biz sadece kendini düşünen değil, tüm insanlığın saadetini düşünen bir medeniyetin evlatlarıyız. Bugün ülkemizde Temel Eğitim ve Ortaöğretimde çalışan 1 milyona yakın öğretmenin, devlet ve vakıf üniversitelerinde çalışan 120 bin civarında akademisyenin sinesi toplu vursa bunun karşısında hiç bir güç duramaz. Ancak günümüzde maalesef ünvan, makam, ekonomik gerekçeler vb kısa vadeli amaçlar ülkemiz bilim insanı ve eğitimcilerini de gerçek amaçtan saptırmakta, sinelerin toplu vurmasını engellemektedir. Önceliğimiz sadece kendi ömrümüzün değil, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin inşası olmalıdır. O nedenle tüm eğitimciler olarak önce ortak bir amaç etrafında birleşmekten başka çıkar yolumuz yoktur” ifadelerini kullandı.
Akademik etkinlikler buluş ve bulguların paylaşımı için önem arz ediyor
Son olarak söz alan AKÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Karakaş ise kongre, sempozyum gibi bilimsel toplantıların akademisyenler ve araştırmacıların yeni buluşlarını, bulgularını ve araştırma sonuçlarını müzakereye açtığı platformlar olduğunu belirtti. Uluslararası Bilim ve Eğitim Kongresine (UBEK) olan yoğun teveccühün bu açıdan heyecan verici olduğunu kaydeden Karakaş, “Üniversitemizde ve Afyonkarahisar’da eğitimin bilimle ilişkisinin yeni çalışmalar kapsamında tartışılacak olması da kıymetlidir. Kongreye bildirileri ile destek olan bilim insanlarına şahsım ve üniversitem adına teşekkür ediyorum” dedi.
9 salonda 120 oturum
Uluslararası Bilim ve Eğitim Kongresi kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Akpınar tarafından “Temel Düzeyden İleri Düzeye Proje Hazırlama Süreci” konulu çalıştay ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yüksek Dede tarafından “Türkiye’de Matematik Eğitiminin Dünü, Bugünü ve Geleceği” konulu çalıştay düzenlendi. Kongrede ayrıca, AKÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ergun, Adnan Menderes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Seda Saracaloğlu ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Akyol tarafından “Eğitim ve Gelecek” konulu panel düzenlendi.
9 salonda 120 oturumun gerçekleştirildiği Uluslararası Bilim ve Eğitim Kongresinde, kabul edilmiş 808 bildiriden 750 tanesinin sunumu yapıldı.
YORUMLAR