Belgesel çekimleri sırasında yollarda ve uğradığımız yerlerde ilginç, bir o kadarda dram hayatlara rastladık.
Dumlupınar Küçükaslıhanlı köyü yakınlarında, Doğu illerinden bu coğrafya da ekmek parası için çalışmaya gelmiş bir obaya uğradık.
Oba dediğimiz 25 - 30 lu bir çadır gurubu.
Her yıl bu topraklara rızkını kazanmak için gelirlermiş.
Oba erkekleri tarlalara ürün yolumuna gitmişler.
Biz obaya uğradığımızda etrafımızı çocuklar sardı.
Hepsi cıvıl cıvıl, ela gözlü, güzel çocuklar.
Aslıhan köyünden Ahmet çakır tarlasında çalıştırmak üzere işçi ırgat için gelmiş obaya.
Bu çilekeş insanlar her yıl buralara gelir. Ekmeğini yıllık nafakasını çoluk çocukları ile çıkarmaya çalışırlarmış.
Aslıhanlı Çakır; Aha! bu gördüğünüz minik bebeler var ya dedi, büyükler gibi iş yapar.
Şaşırdık bu söze; bunlardamı çalışır dedik.
Bir an kendi torunlarımızı düşündük?
El bebek gül bebek bir hayat. Yediği önünde yemediği ardında…
Vee önümüz de duran çilekeş yavrular ….
Kadınların durumu ise anlatılır gibi değil.
Bizim avrat geçinenleri, bolluktan azgınlaşanları, bir hafta bunların arasına koyacaksın ki anlayacaklar yaşadıkları hayatın kıymetini.
Devletin çok çocuk yapın denmesini şimdi anladık.
Irgat lazım hem de çokcasına ırgatlar….
Mini minnacık köle çocuklar.
Bir tarafta bir ekmeğe, çoluk çocukları ile çile çekenler...
Bir tarafta lüks hayat yaşayanlar.
Hep bu böyle gitmez dananın kuyruğu kopar bir yerde..
Arada uçurumlar var.
Sosyal mosyal devlet ayakları falan yemiyor kimse bu lafları…
Sonra adalet denen bir ucube var bu ülkede…
Adalet;
Sadece güçlülere dayanan adalet ve sosyal paylaşım..
Çook laf derim ben bu konuda;
Hem de çok…
İsterseniz siz tamamlayın gerisini….
YORUMLAR