100 YILLIK BİR ARMAĞAN PAKETİ
23- 24- 25 Nisan ve
ULUSLARIN DAYANILMAZ ÇIKARLAR ÇATIŞMASI!
Ard arda gelen 23-24-25 Nisan günlerini farklı milletler farklı anlayışlarına göre kutlar ya da anma etkinlikleri düzenler.
23 Nisan ve TÜRKLER
23 Nisan, Atatürk'ün Türk Milletini kulluktan vatandaşlığa geçirme serüvenin bir özetidir. 23 Nisan kutlaması Atatürk'ün Türk milletine dev bir armağan paketidir değili midir aslında?
Türkler, 23 Nisan gününü genelde çok masumca, hatta çocukça bir ruhla kutlamalarına karşın hemen ardından gelen günleri diğer milletlerin çok ciddiye alarak yüksek düzeyde stratejiler peşinde oldukları günlerdir.
24 Nisan, ERMENİLER ve DÜŞMANLIK
24 Nisan, Ermeni milletinin sözde soykırım anma günü olarak kabul ettikleri bu günü, uluslararası seviyeye çekme amacıyla büyük bir ihtirasla ve düşmanca hareket ettikleri bir gündür. Burada ilginç olan, petrol uğruna işbirlikçisi oldukları ülkelerin parlamentolarına sözde soykırımı kabul ettirme çabasıyla Türklere karşı haddinden fazla DÜŞMANCA bir hareketle hatta tarihi son derece tek taraflı bir şeklinde çarpıtarak olumsuz siyasi bakış açısıyla anma günü ilan etmişlerdir. Çoğu Batılı devletin parlamentolarında bu sözde soykırım tanınmıştır.
24 nisan günü Ermenilerin propagandalarının Türklere karşı amansız bir düşmanlıklarını kitaplar, etkinlikler, filmler, saptırılmış belgesellerle, makalerle, tartışmalarla,... dünya medyasinda yer alırlar. Yıllardır takip ettiğim edemediğim bu tartışma gruplarının daimi müdavimleri vardır ve olağanüstü bir çabayla hiç de nazik olmayan çekişmeler sürdürülür.
Bildiğimiz üzere, 1911'den itibaren Osmanlı hasta adam olarak ilan ediliyor. Osmamli yıkılırken düşmandan kurtuluş ve bağımsızlık savaşı verildiği süreçte. Ermeni örgütlerinin faaliyetleri malumdur ve yaklaşık 600 yıl beraber yaşadığı topraklarda Türklere katliam yapmaya başladılar. Düşman üniforması ( Rusya ve Fransa) giyerek onlar adına çalışan Ermenilerin önde gelen liderlerinden sadece 236'sının tutuklandığı 24 Nisan tarihini soykırım günü olarak ilan etmeleri ne kadar ilginçtir değil mi?
25 Nisan, ANZAKLAR ve DOSTLUK
25 Nisan, Anzak'ların ( Avustralya ve Yeni Zelanda) Şafak Törenlerinde Gelibolu'yu İngiliz kraliyeti adına işgal günü olmasına rağmen Arıburnu'na karadan asker ÇIKARMA GÜNÜ olarak bilinmekte birlikte bu iki ülkenin milli kimliklerinin şekillendirdiği düşünülen ulusal bir gündür.
25 Nisanda Avustralya'nın her eyaletinde ve hatta her bölgesinde ulusal çapta ve Çanakkale’de Türkiye de anma etkinlikleri yapılırken Türkiye ve Türkler aleyhine değil daha çok DOSTLUK vurgusu söz konusudur.
Türkiye'deki kutlamalar aslında 1920-1929 Türk devrimlerinin bir kısmını temsil eder. 23 Nisan, 1920 yılında Mustafa Kemal Atatürk meclisi açarken ve Türkiye cumhuriyeti kurarken hem 'TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE' öngörüsüyle hem de milletini kulluktan çıkarıp yurttaşa dönüştürerek devletinin egemenliği armağan ettiği EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR diyerek cumhuriyetin kurulmasına temelini atarak Milli Egemenliğin temsilini halkına bıraktı.
23 Nisan 1920, İstanbul'un işgaline rağmen Mustafa Kemal Atatürk'ün sadece dünya tarihinin ilk örneklerinden birisi olan emperyalizme karşı bir duruşun ilanı degil, düşmana teslim olmuş imparatorluğun sultanına karşı da bir duruş olması açısından olağanüstü bir dik duruşun ve yeniden doğuşun ve Türk devrimlerinin başlangıcıdır.
Kısacası, 23 Nisan Çocuk bayramının çok ama çok daha ötesinde bir gündür. Atatürk'ün savaştan çıkmış bir milletin öksüz çocuklarını onurlandırmak için ilan ettiği 23 Nisan, ağırlıklı olarak çocuk bayramı olarak görmek aslında birçok şey görmezlikten gelmektir.
Aslında 23 Nisan'ın çocuklara çocuk bayrami olarak ilan edilme tarihi 1929'dur ve kutlamalara daha sonraki yıllarda başlanmıştır ve 23 Nisan dünyada çocuklara armağan edilen ilk çocuk bayramıdır.
19 MAYIS ve YUNANLILAR
Çoğumuz bilmez ama Yunanlılar da 19 Mayısı soykırım günü olarak anıyorlar ve dünyanın her yerindeki siyaset adamlarını bitmeyen düşmanlıkları konusunda olumsuz etkileyerek parlamentolara dünya barışını tehdit edecek şekilde adeta kin ve nefret kararlar aldırıyorlar.
DÜNYA BARIŞI DEYİNCE
DÜNYA BARIŞI deyince akla Atatürk gelmesi gerekmez mi?
Hangi dünya lideri, asker olmasına rağmen yurdunda barış isterken aynı zamanda dünya da barışını istemiştir?
Hangi dünya lideri, savaşların milletler için hayati olmadığı sürece cinayet olacağını söylemiştir?
Gerçek düşmanın emperyalizm ( sömürgeci) yani yayılmacılık odaklı, dünya servetini ellerine geçirip kendileri refah içinde yaşarken diğer zayıf milletleri birbirine düşürenler olduğunu, zayıf kalmış milletlere refahı çok görüp hatta yaşam hakkı tanımayan dünya güçleri, dunya nimetlerinin paylaşım savaşının sonuçlarını başka milletlere yükleyerek düşmanlık ruhunu yüklemek, hatta hasta ruhlu milletlere dönüştürmek büyük bir zalimlik değil midir? .
Her zamanki gibi yine şöyle bitirelim.
Düşmanlık düşmanlığı doğurur bu da dipsiz bir kuyudur.
NOT:
23 NİSAN ve HÜKÜMET
Hükümet 23 Nisan kutlamalarına dair nasıl bir çalışma yapmış diye bir araştırma yaptım.
TBMM başkanı Mustafa ŞENTOP başkanlığında bir sempozyum düzenlenmiş. Sempozyumun katılımcılardan talepleri ya da katılımcıların konularına ana hatlarıyla baktığım kadarıyla bu duyuruyu inceledigimde MUSTAFA KEMAL ATATÜRKün bu kutlamanın merkezinde olması gerekirken onun eşsiz etkisinden bir kelime ya da yaklaşımın olmaması çok vahim değil midir?
Çanakkale savaşında sonra
23 Nisanda da Atatürk'ü yok sayarak kutlamak petrol zengini Emperyalizme hizmetin ta kendisi değil de nedir?
YORUMLAR