HAYAL ETMEK BENİM DE HAKKIM!
Hayal etmek insanların doğasında vardır. Boş kaldıklarında olmasını istedikleri bazı şeyleri hayalinde canlandırırlar. Emirdağ’dan yakın tanıdığım Sedat isminde çok sevdiğim bir arkadaşım vardı. Sedat uzun yol şoförü idi. Bir gün sohbet esnasında bana, “Direksiyon başında iken hayal etmek öyle hoşuma gidiyor ki anlatamam, yolun nasıl bittiğini anlamıyorum” dedi ve ekledi: “Hayal kurduğum anlarda birisi kurduğum hayallere limon sıkacak diye aklım çıkıyor…”
BUNLAR DA BENİM HAYALLERİM
Sevgili okurlarımız, pek boş vaktim olmuyor ama bazen ben de hayal kurarım.. Mesela; sokakları ve caddeleri pırıl pırıl, balgam tükürülmemiş..
Yaya kaldırımları harika döşenmiş, yürürken ayaklarınızın takılmadığı, karoları sağlam..
Yine yaya kaldırımları ticari eşyalarla işgal edilmemiş..
Yine yaya kaldırımları üzerinde dünyada eşi bulunmayan büfelerin olmadığı..
Otobüs duraklarının tertemiz ve albenisi olan..
Şehrin muhtelif yerlerinde Belediyenin kazdığı ama işi bitince düzelttiği..
Hatır için köprülerin yapılmadığı, statların yıkılmadığı..
Belediye başkanının sık sık şehri dolaştığı..
Bir Afyon düşlüyorum.
O Afyon’a birileri “koca bir köy” yakıştırmasında bulunmasınlar, bunları istiyorum. Bu benim umudum. Ne demişler; “Umut Fakirin Ekmeği Ye Meme!” Çok fazla bir şey mi istedim acaba.? Ne yapayım bunlar da benim hayalim.. KIBRIS AY ÇEKİRDEĞİ..
Belki benimki biraz takıntı bilemiyorum. Şehrimizin pırıl pırıl tertemiz olmasını istiyorum. Zaman zaman da bugün olduğu gibi temizlik konusunda Belediye’yi de eleştiriyorum. Ancak bazen de haksızlık ettiğimi düşünüyorum. Şehrin hemen hemen her yerinde, özellikle de otobüs duraklarında kuru yemiş kabukları ile boş bira ve kola kutularından geçilmiyor. Özellikle de Kıbrıs denilen ayçiçeği kabuğu daha fazla tüketiliyor herhalde ki her yer onunla dolu. Bu konuda daha öncede yazılarım olmuştu. “Biz insanlar ulu orta her yeri pisliyorsak Belediye ne yapsın” deyip, “Zıkkım yesinler içsinler” demiştim..
Yine aynı şeyleri söylüyorum ancak bu sefer bir farkla; “b.. yiyip içsinler.! Kimse onların batırdığı pisliği temizlemek zorunda değil..
BAŞKA YER YOK MU?
Bu konuda da defalarca yazmıştım ve çeşitli örnekler vermiştim. Belediye otobüsleri ve dolmuşlarda gençlerin yaşlılara yer vermediğini belirtmiştim. Zaten bu işler ben ve benim gibilerin yazması ile çizmesi ile düzelecek şeyler değil. Bu konuların eğitimi daha çocukken evde başlar okulda devam eder, gerisi uygulayıcıya kalmış bir şey.
Gazetemizin patronu anlatmıştı ve benzeri bir olayı daha sonra ben de yaşadım. Bizim patron şehir içi dolmuşa binmiş bir yere gidecektir. Her zaman olduğu gibi bayanlar koltukların başlarına oturmuş yanları boş ve camdan dışarı bakmakta veya sözde ellerindeki telefonları ile meşgul olmaktadırlar. Bu arada yaşlı başlı birkaç kişi de ayakta yolculuk yapmaktadır. Bizim patron şöyle bir bakar ve ortamdan dolayı canı sıkılır. Koltuk başında oturan ve telefonu ile oynayan bir genç kızımıza, “Kızım ya ileri git, ya da müsaade et ben cam tarafına geçeyim” der.. Genç kız cevap verir:
“Amca başka oturacak yer yok mu?”
Sağlıcakla kalın.
YORUMLAR