HOCALARIN HOCASI İHSAN DÜMELLİ VEFAT ETTİ
Gür ve çatık kaşları ile ilk görünüşte insanlarda negatif bir olgu yaratırdı. Bir şeyi iki defa söylemeyen, ancak söylediğini dinleten birisiydi. Vücut dilini mükemmel kullanır insanları bakışları ile etki altına alırdı. Ancak bir zaman sonra o’nun pırlanta gibi bir yüreğe sahip son derece sevecen bir kişilik olduğunu anlardınız.
Onu tanıdığımda daha 17 yaşımda idim. Afyon Sağlık Kolej’inde okuyordum ve yaz tatili nedeniyle Çay ilçesinde ailemin yanındaydım. Çay biliyorsunuz yemyeşil tabiat örtüsü ile cennetten bir köşedir. Ben her zaman Çay için ‘yalancı cennet’ derim.
ÇAĞLAYANSPOR’U AYAĞA KALDIRDI
1966 yazı idi. İlçede bir fısıltı dolaşmaya başladı gençler arasında: ‘Askerlik Şubesi’ne yeni bir yüzbaşı gelmiş, futbol hastasıymış’ diye… Askerlik Şubesi’nin olduğu yer eskiden Çay’ın futbol sahası idi. Ancak yarısına Askerlik Şubesi yapıldı. Saha bölünmesine rağmen kalan yarısında biz yine futbol oynamaya devam ediyorduk o nedenle de çok çabuk tanıştık kendisiyle. O da zaman zaman bizimle oynuyordu. Gerçekten futbol hastası biriydi. Radyoda maç dinlerken takımların oynadığı taktikleri bir kağıda çizerdi. Çay’a İnebolu’dan gelmişti ve orada da futbolla içli dışlıymış. Bir müddet sonrada terfi ederek binbaşı oldu. Çok kısa bir sürede de Çay’ın ileri gelenlerini bir araya getirip adı var ancak kendisi olmayan Çağlayanspor’u ayağa kaldırdı. İlçeye bir heyecan bir hareket geldi.
BİZLERİ KURALCI OLMAYA DAVET EDERDİ
Çağlayanspor’u İnebolu’da her sene oynanan ve bir maç esnasında dalak yırtılması sonucu ölen futbolcu adına düzenlenen Özay Kupası turnuvasına götürdü. Takım orada 2 Lig’de oynayan Kastamonuspor’un ardından ikinci oldu ve muhteşem maçlar oynadı. Dönüşte de takımı Afyon Amatör Liglerine soktu. Bu Afyon futbol tarihinde ilk defa bir ilçe takımının liglere girişiydi. Ben de o takımın banko oynayan futbolcularından biriydim. Bize rakibe kasıtlı faul yapmayın, yine rakibe, hakeme ve taraftara saygılı olun derdi ve kuralsızlığı asla affetmezdi. Amatör olmamıza rağmen bizi profesyonel takım gibi çalıştırır bizleri kuralcı olmaya davet ederdi. Yıllar geçti hiç unutmadım; bir antrenmana beş dakika geç kaldığım için beni kadro dışı bırakmıştı. 2013 yılında yaptığımız bir telefon görüşmesinde bana ‘bugün olsa yine kadro dışı bırakırım’ demişti.
AFYONSPOR’U DA ÇALIŞTIRDI ANCAK…
Çağlayan Spor onunla başarıdan başarıya koşarken aniden Batı Menzil Komutanı Korgeneral Nihat Tolunay Paşa, onu Afyon Askerlik Şubesi’ne aldı ve biz hocasız kaldık. Dümelli hocam önce Karagücü’nü çalıştırdı ve müthiş bir takım yarattı. Ardından Afyonspor’un başına getirildi ancak hocam İzmirlilerin ağırlıkta olduğu ve cadı kazanının kaynadığı Afyonspor’u daha 3 maç sonrası istifa ederek bıraktı. Ayrılırken yönetime bıraktığı ve ‘bu zihniyetle Afyonspor kısa sürede tarihin derinliklerinde kaybolur gider’ dediği mektupta yazdıkları gerçekleşti Afyon Spor Amatör Liglere kadar düştü, kaybolup gitti.
AFYON’DA FUTBOL OKULU AÇTI
Hocam yarbay rütbesinde iken kendi isteği ile emekli oldu. Aslında hocamın Silahlı Kuvvetlere katılıp subay olması da ilginçtir. O Hukuk Fakültesi 2. sınıfından ayrılmış girdiği sınavları kazanarak subay olmuştur. Son derece kültürlü biriydi.
Emekli olduktan sonra Türkiye Futbol Federasyonu’nda eğitim dairesinde görev aldı ve ülkemize birçok hoca kazandırdı. Afyon’da da bir kurs açtı ve burada da yetiştirdiği öğrencileri vardır.
Daha sonra Eğitim dairesinden ayrılan hocam Türkiye 2 ve 3 liglerinde birçok takımı çalıştırdı. Bunlardan bazıları Çankırıspor, Kastamonuspor, Boluspor, Petkimspor ve daha ismini sayamadığım bir çok kulüp..
ZİHİNSEL ENGELLİLER MİLLİ TAKIMI’NI ŞAMPİYON YAPTI
Hocam bir dönem Zihinsel Engelliler Milli Takımı’nın başına getirildi. Bu takımda hocalık yapmak o kadar zordu ki o bununda üstesinden gelerek takımı Avrupa şampiyonu yaptı. Bu turnuvada Fransa ile final oynamayı onlara bir ders vermeyi çok istiyordu. İstediği gibi oldu Fransa ile Polonya’nın Varşova kentinde final oynadılar. Fransa’yı 3-0 yenerek Avrupa şampiyonu oldular. Bu şampiyonluk hem Avrupa’da hem de Türkiye de yankılandı.
YAZARAK, DÜŞÜNEREK MÜTEVAZI BİR HAYAT YAŞADI
Hocam bu şampiyona sonrası aktif spor yaşamını noktaladı. Eşi, çocukları ve çok sevdiği torunları ile yazarak, düşünerek mütevazı bir hayat yaşadı. ‘Unutamadıklarım’ isimli iki güzel eseri vardır. Defalarca okumuşumdur çünkü okuyanı çok etkileyen bir kitaptır.
25 Eylül 1925 yılında Çankırı’da dünyaya gelen hocamı 89 yaşında kaybettik. Hocam son derece kültürlü, içi insan sevgisi dolu olan mümtaz bir kişiliğe sahipti. O, ‘Hocaların hocası’ idi. Kendisinden yaşamımda bana gerekli olan çok şey öğrendim. Allah rahmet eylesin kabri cennet olsun diyorum.
YORUMLAR