Mübarek ramazan ayı bitmek üzere, bayrama çok az bir zaman kaldı. Ben öncelikle Ramazan boyunca geleneksel hale gelen iftar çadırlarından bahsedeceğim. İnsanların birbirlerine olan dayanışma ve yardımlaşma duygusunu aksettiren bu oluşum çok ilimizde yok. Afyon insanının fakirlere, güçsüzlere yaptığı yardımlar her türlü övgünün üzerindedir. Zenginlerimiz, iş adamlarımız bu mübarek günde açılan iftar çadırlarına sponsor olurlarken hem fakirlere destek vermekte hem de bol bol sevap almaktadırlar. Burada takdire şayan olan diğer bir durum da iftar çadırlarına katkı sağlayan hayırsever hemşehrilerimizin isimlerinin bilinmesini istememeleridir. Onlar için yapılan yardımların rabbimizce bilinmesi yeterlidir. Öbür türlü yapılan yardımların bilinmesi hayırsever vatandaşlarımızı rahatsız etmektedir.
ONLAR RENCİDE EDİLMEMELİ
Değerli okurlarımız; bunca güzelliğin dışında olumsuz bazı görüntüler de var. Özellikle mültecilerin yemek dağıtılan yerlerin önlerinde çoluk çocuk ellerinde tencere, tabakla beklemeleri çok incitici bir görüntü veriyor. Hatta bazı dağıtım merkezlerinde münferit de olsa bir takım olayların yaşandığı bir gerçek. Bu nedenle de her ne kadar bayrama çok az bir zaman kalsa da çadırlarda ve aş evlerinde dağıtım saatlerinde bu kimsesiz insanların (mültecilere ) onurları incitilmeden istekleri karşılanmalıdır. Bu arada mübarek ramazan ayında ihtiyaç sahiplerine her türlü desteği veren hemşehrilerimizden Allah razı olsun diyorum.
FORMULA 3
Değerli okurlarımız; geçtiğimiz yıl yine bu köşede ‘Formula 3’ başlığı ile bir yazı yazarak
İnönü caddesini geçlerin yarış pisti haline getirdiklerini belirtmiştim. Çok iyi biliyorum emniyet birimleri konuyu ciddiyetle ele alarak gereğini yapmıştı. Araya kış aylarının girmesi bizim yarışçıları pistlerden uzaklaştırmıştı. Ancak yaz aylarının gelmesi ile birlikte o yarış hastaları geceleri gene İnönü Bulvarı'nda boy göstermeye başladılar. Sanıyorum meydanı da biraz boş buldular, yine eskisi gibi yürekleri ağza getiren yarışlar yapıyorlar. Geçtiğimiz yıl onca ceza yazılmasına rağmen bu işin meraklıları yine bildiklerini yapıyorlar. Ne yani emniyetin her motosikletlinin başına bir polis koyacak hali yok. İnsanların biraz da kendilerinin bu olumsuz davranışlardan kaçması gerekir diye düşünüyorum. Her şeyi polisimizden beklemeyelim ‘formula 3’ magandaları..!
ZIKKIM İÇİN..!
Değerli okurlarımız;
Biz nasıl bir toplum olduk anlamakta zorlanıyorum. Daha düne kadar dini ve manevi değerlerimizi ön planda tutan bizler bugün birçok yanlışı yaparken yüzümüz bile kızarmıyor. Eskiden ramazanlarda oruç tutmayanın oruç tutana anormal bir saygısı vardı. Onun yanında su bile içmezdi oruç tutmayan.. Ama devir öyle değişti ki insan bazen gördükleri ile şok oluyor. Örneğin sabahları dolmuş duraklarında sayısız boş bira şişe ve kutularını görebilirsiniz. Zıkkım içesiceler mübarek ramazanda içtikleri yetmiyormuş gibi bir de boş bira şişe ve kutularını sağa sola atıyorlar. Yahu sizin hiç utanmanız yok mu..?
Madem içiyorsunuz, içki şişelerini bari orta yere atmayın. İnsanlarımıza saygılı olun. Veyahut da ramazan sonrası burnunuzdan gelinceye kadar için.
BAYRAM HAFTASI
Birkaç gün kaldı mübarek şeker bayramını kutlamamıza.. Her zaman olduğu gibi çarşı pazar
yanıyor her şey ateş pahası.. Rantçılar ve fırsatçılar yine hortladılar. Dün 1 lira olan bir şey bayram haftasına girilmesi ile birlikte beş lira oldu..! Fırsatçılara gün doğdu..Ne bitmez tükenmez bir hırstır bu anlamak mümkün değil. Bazı Allahsız, kitapsızlar var ki bu anlamı büyük dini bayramları fırsat olarak görüyorlar. Zaten bin bir zorlukla geçimini sağlayan insanlarımıza bu yüzsüzler afaki fiyatlarla bir şeyler satmaya çalışıyorlar.
Tabi birçok yalan ve hayali söylemlerle. Ne olacak eğer bir insanda Allah korkusu yoksa babasını bile satar para için. Sanki kefenin cebi var, sanki bu hırs sahipleri öbür tarafa bir şey götürecekler? Salt para için yaşayan bu insanlara bir olay aktaracağım okurlarsa belki biraz ders alırlar.
BABADAN OĞULA MEKTUP
Çok zengin bir iş adamı oğlunu çağırır ve o'na hitaben; “Bak oğul şurada 3 günlük ömrüm var, hak vaki olur da ölürsem sana 2 mektup bırakacağım. Ölümüm sonrası önce 1 numaralı mektubu, mezar dönüşü ise 2 numaralı mektubu dikkatlice oku ve gereğini
Yap” der. Bir müddet sonra da hak vaki olur ve baba ölür.. Oğul hemen babasının tembihlediği yerden 1 nolu mektubu alır ve okur. Mektupta baba oğluna şöyle demektedir:
“Oğul beni gömmeden önce sağ ayağımdaki çorabı çıkar ve kefenimin cebine koy!"
Cenaze yıkanır kefenlenir. Mezara indirecekleri zaman oğul babasının kefeninin cebine çorabı koymak ister anca hoca müsaade etmez. Ve çorabı kefenin cebine koyamadan cenaze toprağa verilir. Oğul koşarak eve gider ve 2 numaralı mektubu açıp okumaya başlar, mektupta baba oğluna aynen şöyle demektedir: “Bak oğul gördün mü! Öbür tarafa bir tek çorap bile
götüremedim. Hiçbir zaman maddiyata önem verme. Hayır ve hasenatını bol
yap!”
Yorum sizlere ait sevgili okurlarımız
YORUMLAR