Değerli Kurtuluş okurları;
Bugünkü hiç alışık olmadığım bir biçimde siyaset üzerine olacak. Beni yakından tanıyanlar bilirler. Herkes gibi ben de bir siyasi görüşe sahibim. Ancak hiçbir zaman fanatiklik derecesinde siyasetin içinde olmadım. Olanlarla da bir araya gelmedim. Üstelik gerek mesleğim, gerekse insanlarla olan beşeri ilişkilerim nedeniyle her türlü siyasi görüşe sahip kesimlerle hep dostane ilişkilerim oldu. Kırmadım, dökmedim, her kesimle münasebetlerim hep pozitif oldu. 1980 öncesi meslektaşlarımın teveccühleri nedeniyle bir dönem TÜSDER (Tüm Sağlık Personeli Derneği) başkanlığı yaptım. Dernek lokaline sandviçleri koymak için yaptırdığım tel dolap nedeniyle l980 ihtilali sonrası aylarca sorguya çekildim. O olay sonrası bir daha siyaseti sadece seçim zamanı hatırlayıp oyumu kullandım, başka da aktif bir siyasi çalışmam olmadı. Belki de hayırlısı böyleydi.
ADAYLAR ÜSLUPLARI NE KADAR KAPSAYICI?
Değerli okurlarımız;
Sizlerin de bildiğiniz gibi milletvekilliği seçimleri (genel seçimler) dönemlerine girildiğinde seçime katılan her partinin milletvekili adayları seçildiklerinde yapacakları icraatlarını seçmenlerine anlatırlar. Çok ilginçtir, adayların dillerinden düşürmedikleri birkaç deyim vardır; dinlerken veya okurken çoğu kez tebessüm etmişimdir. Nedir bunlar ..? “Halka hizmet hakka hizmettir”, eğer aday il dışından gelmiş ise “Memleketime olan borcumu ödemeye geldim.” Hep merak etmişimdir; bu borcun ne olduğunu..! Ne hikmetse bu borçlar da hep seçim dönemlerinde hatırlanır.. Adaylarımız bir de “Seçilirsem Meclis’teki ofisimin kapısı bana oy veren, vermeyen seçmenlerimize arkasına kadar açık olacak, telefonum da 24 saat emirlerinde olacaktır” derler genellikle.
HER SEÇMEN MECLİS LOKANTASINDA AĞIRLANMAK İSTER
Bu söylemleri ve vaatleri dinleyen seçmenlerimiz bir değerlendirme yaparak oyunu ona göre kullanır. Eğer seçmenin oy verdiği aday kazanmış ise değmeyin onun keyfine..! Artık başkentte bir işi olursa onun oy verdiği aday milletvekilidir. Her dediği şip-şak olacaktır.. Bir de vekilimiz, seçmenini Meclis lokantasına götürüp kuru fasulye-pilav ikram ederse düşünün gerisini...! Buradan seçmenimize en az bir yıllık malzeme çıkar.. Seçmenimiz Meclis lokantasının masa örtülerinden çatal kaşığına, taban döşemesinden oturduğu sandalyeye kadar olan güzellikleri anlatmaya başladığında onu dinleyenler eminim bir defa olsun aynı şeyleri en azından bir defa yaşamak isteyeceklerdir.
ALİ İHSAN ULUBAHŞİ HERKESİN İŞİNİ GÖRÜRDÜ
Değerli Kurtuluş okurları;
Bütün bunları neden yazdığımı geçmiş dönemlerin parlamenterlerinden şimdi hayatta olmayan ve hakkın rahmetine kavuşmuş Adalet Partisi’nin Afyon milletvekili Avukat İhsan Ulubahşi'yi örnek göstererek anlatacağım. Rahmetli Ulubahşi Sandıklı ortaokulunda Fizik dersi hocamdı. Son derece kibar ve beyefendi idi. Hatırladığım kadarı ile üç dönem Adalet Partisi Afyon milletvekilliği yapmıştı. İster kendi partisinden olsun, ister bir başka partiden olsun, herkesin işini görürdü. O'nun için Afyonlu olmak yeterliydi. Ankara’da ikamet ettiği evin altında bir kahvehane vardı, burası sabahın saat 5’i itibariyle Afyon'dan gelen seçmenlerle dolardı. Rahmetli Ulubahşi saat 08.00’de aşağı iner, akşama kadar hemşehrilerinin işlerini halletmek için çaba sarf ederdi. İşin garip yanı onca yorgunluğa rağmen yüzünden tebessüm eksik olmazdı. O nedenle de partili, partisiz tüm kesimlerce çok sevilirdi. Hocamın evinin altındaki kahvecinin sarf ettiği sözler daha dün söylenmiş gibi hafızamdadır.. Kahveci, “Allah vekilimize zeval vermesin, sayesinde Afyon'dan gelenlerden çok para kazanıyorum” demişti.
BAZI SEÇMENLER, VEKİLİ ANKARA’DA GÖRMEK İSTİYOR
Peki neden bu örneği verdim...?
Sizlerin de bildiğiniz gibi CHP, Meclis’teki Afyon milletvekili sayısı 1’dir. Vekilimiz Sayın Burcu Köksal, parlamentoya giderken azımsanmayacak oy almıştır. Ön seçimde rakiplerine ezici bir üstünlük sağlamıştır. Merkezde olduğu kadar kırsal alanda da sevilmiştir. Hemen hemen her gün yerel gazetelerde boy gösteren Sn. Köksal son zamanlarında “halkın iktidarını kurmak istiyoruz” şeklinde söylemlerde bulunmaktadır. CHP seçmeni karşısında hiç beklemediği bir anda vekilini görünce son derece mutlu oluyor ve sıkıntılarını anlatıyor. İstekleri vekilimiz tarafından karşılanıyor veya karşılanmıyordur bilmiyorum. Vekilimizin elinden geleni yapacağından eminim. Bu saydıklarım vekilimiz açısından çok güzel şeyler. Ancak seçmenlerin tamamı aynı kanaatte değil..! O halde madalyonun bir de öteki yüzüne bakmak gerek...!
BAZI İLÇELERE GİDİLMİYOR MU?
CHP’li seçmenlerin bir bölümü ise daha farklı bir boyuttan bakıyor konuya. Şimdi CHP’li seçmenler soruyorlar ve diyorlar ki, “Sn vekilimiz neden haftanın 5 günü Afyon'da, 2 günü Ankara'da...? Tersi olması gerekmez mi? Biz Ankara'ya Meclis’e gittiğimizde genellikle vekilimize ulaşamıyoruz, çünkü genellikle Afyon'da oluyor ve bizler hiç faydasını göremiyoruz.” Ve ekliyorlar; ‘Sayın vekilimiz neden komisyonlarda görev almıyor’ diye de soruyorlar.
CHP'li seçmenlerin dillendirdiği diğer bir konu ise Sn. Köksal'ın seçim bölgelerindeki yapmış olduğu gezi ve ziyaretler.. CHP'li bir gurup seçmen soruyor, “Dikkat ettik, Sn. Vekilimiz genellikle Dinar, Evciler, Tatarlı, Başmakçı gibi seçim bölgelerinin ziyaretlerine ağırlık veriyor. Çay, Bolvadin, Emirdağ, Şuhut ve İhsaniye gibi ilçelere neden gitmiyor merak ediyoruz diyorlar. Ben gazetem adına aldığım bilgileri kamuoyu ile paylaşırken, kişisel yorumlarımı da konuya ekledim.
ESKİ DEVLET HASTANESİ NE OLACAK..?
Değerli okurlarımız;
Dünkü yazıma yukarıdaki başlığı kullanarak Eski Devlet Hastanesi'nin hem aktif hizmette olmayışı, hem de bakımsızlık nedeni ile her geçen gün biraz daha yıprandığını belirtmiştim. Ancak yetkili bir ağızdan öğrendiğime göre bina deprem açısından güçlendirmek için önümüzdeki günlerde ihaleye çıkartılıp, ikmal işleri bittikten sonrada bir kısım sağlık birimlerine kullanıma verilecekmiş. Bu habere ayrıca çok sevindiğimi ifade etmeliyim. Bu muhteşem bina Afyon için çok önemlidir.
YORUMLAR