phishing
Orhan DURAK

Orhan DURAK

DURAKTAKİ ADAM

NEREDEN BULUYORSUN O ENERJİYİ?

 

NEREDEN  BULUYORSUN O ENERJİYİ?

 

Bir işi yapıyorsanız öncelikle o işi sevmeniz gerekir. Yoksa yaptığınız işte başarılı olamazsınız.. Bir insan düşünün değerli okurlarımız; gününün neredeyse 20 saatini kentinin insanları daha kaliteli bir yaşam sürsünler diye harcıyor. Deyim yerindeyse gecesi gündüzü yok. Başkanı olduğu ilçeye daha fazla ne yapabilirim, neler katabilirim diye adeta çırpınıyor.  Muhalefet partisinin ‘belediye başkanı’ olmasına karşın bunu dert etmiyor, içindeki hizmet aşkı ile hemşerimiz, Sayın Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’ndan ilçesi için taleplerde bulunuyor.  Tek bir hedefi var; yaşanabilir bir İhsaniye yaratmak.. 

İNŞALLAH İHSANİYE İÇİN DÜŞLEDİKLERİN GERÇEK OLUR

Ha şu anda İhsaniye yaşanılmayacak bir kent mi, diye aklınıza bir soru işareti gelebilir.  Olur mu öyle şey! Şu anda bile İhsaniye çok şirin ve yaşanılabilir bir ilçe. Ancak Sayın Belediye Başkanı Şaban Çabuk, bunu bile yeterli görmüyor. İhsaniye’yi çok daha yaşanılabilir kent yapmaya çalışıyor. İdealindeki termal su olayı gerçekleşirse kimse tutamaz başkanı ve İhsaniye’yi çok daha kısa sürede tanınmayacak güzelliklerle donatır diye düşünüyorum.  Kimden bahsettiğimi anladınız sanırım? Afyon’umuzun küçük ama şirin ilçesi Belediye Başkanı Sayın Şaban Çabuk’tan bahsediyorum. Değerli Başkanım inşallah İhsaniye için düşlediklerin gerçek olur.  Nasıl çalıştığınızı biliyoruz.. Allah emeğinizin karşılığını versin ve hayalleriniz hakikat olsun.  Düşündükleriniz gerçekleşirse bunun İhsaniye halkına nasıl yansıyacağını da adım gibi biliyorum.  Allah mevcut olan çalışma azminizi artırsın. 

NEREDE O LEZZETLER?

Eskiden yaz gelecek domates, patlıcan, biber salatalık gibi yaz sebzeleri ile elma, armut, kiraz erik ve kavun karpuz gibi meyveler çıkacak diye dört gözle beklerdik.  O yıllarda, bu ürünlerin asırlardır süregelen belli bir tatları ve lezzeti vardı. 

Bu güne baktığımızda artık o anılan sebze ve meyveleri yaz gelecek de yiyeceğiz diye bekleme gibi bir durumumuz yok.  Yılın her ayında manavların vitrinlerini süslüyor bu saydıklarımız. Ya tatları? Sizler de biliyorsunuz; tatlarının geçmişteki tatlarla hiç uzaktan yakından ilgisi yok. Mevcut meyve ve sebzelerin tadını bir Allahın kulu tarif edemez. Çilek alıyorsunuz neredeyse orta büyüklükte bir elma boyutunda. Tadına bakıyorsunuz çilekle ilgisi olmayan bir tat! Karpuz alıyorsun tadı kabak lezzetinde..  Anlamak mümkün değil.. 

ÜÇ KURUŞ DAHA FAZLA KAZANMAK İÇİN…

Çocukluğumda Sandıklı’da çok büyük bir bahçemiz vardı. Dört tarafı her türlü meyveyi bizlere sunan ağaçlarla donatılıydı.  Hele bir beyaz dut ağacı vardı ki mübalağasız tüm Sandıklı’ya yeterdi ve tadından yenmezdi. O denli tatlıydı ki 3-5 taneden fazla yiyemezdiniz.  Bahçede insan gövdesi büyüklüğünde akar su vardı.  Bizim bahçemizden başka birçok bahçenin de ürünlerine can verirdi.  Bir gün olsun su yüzünden komşularla tartışmamız olduğunu hatırlamam. Bahçenin orta bölümüne ya göbekli marul ya da patates ekerdik.  Belki inanmayacaksınız ama marulların bir tanesinin bir kilonun üzerinde olanlarını bilirim.  Marulların o yağlı olan göbekleri bile neredeyse bir kiloya yakın olurdu.  Patatesler de öyle; neredeyse iki tanesi bir kilo gelirdi. Patates belki ama yıllardır o göbekli marulları göremiyoruz artık.  Peki nereye gitti bu lezzet yuvası sebze ve meyvelerimiz?

Buradalar sevgili okurlarımız.. Kendileri var ama o geleneksel ve muhteşem tat ve lezzetleri yok artık. El birliği ile onların da canına okuduk, şimdi ise eskiyi arıyoruz. 

Sizler ne dersiniz, bilmiyorum  ama ben “geçmiş olsun” diyorum, zira gidenler geri gelmiyor.  Ne yaptıysak kendimiz yaptık! Üç kuruş daha fazla kazanmak için..  

YORUMLAR

  • 0 Yorum