Değerli okurlarımız;
Nereden başlayacağımı bilemiyorum.. Akşamları TV'lerde haberleri dinlemek istemiyorum. Biliyorum acı haberler alacağımızı. Birileri gelen şehit haberlerini kanıksamış olabilir. Ama ben gelen şehit haberlerinde yüreği yanan, gözleri dolu dolu olan biriyim. Bunda en önemli etkenlerden birisi ülkemi çok sevmem diğeri de 24 yaşındaki yeğenimi teröre kurban vermemizdir diyebilirim.
Yıllar geçmesine rağmen yeğenimin acısını hala ailecek hissediyoruz. Kolay değil bu devirde. Yeğenim Diyarbakır’da şehit olduğunda geride gözü yaşlı bir anne ile 1.5 yaşında bir de bebek bıraktı. Olay sadece benim yeğenimin ölmesi değil, kimsenin kınalı kuzusu ölmesin. Yürekler yanmasın, ne taraftan olursa olsun yazık değil mi bu çocuklara...?
BASİT ZABITA OLAYLARI DİYE HAFİFE ALINDI
Dönüp bakıyorum olayların başlangıcı olan 60’lı yıllara kadar gidiyor.. Doğudaki olaylar daha yeni yeni başlıyordu. Gençler evlerin duvarlarına "Kürdari azadi " diye yazıyorlardı.. Dönemin başlangıcı ve o yılların başbakanı, merhum Süleyman Demirel bu olayları önemsemiyor ve "basit zabıta" olayları diye yorumluyordu. İşte o günlerdeki basit zabıta olayı dediğimiz olaylar bugünkü olayların başlangıcı idi. Olayların ciddiyetinin netleşmesi tespit edildiğinde ise çok geç kalınmıştı. Ve bugünlere geldik.
HEPSİ DE BİZİM İNSANIMIZDIR
Devlet Hastanesinde görev yaptığım yıllardayız. Tüm ameliyathanelerden sorumluyum.. Normal mesaimden 45 dakika önce hastaneye gidiyorum. Nedeni ise geceden falan bir eksiklik var mıdır, onları inceliyorum. Dolayısı ile sabahları 06.45 gibi aracımla yolda oluyorum. Evden hastaneye gidinceye kadar birçok doğu otobüsünü eski garaj önünde yolcu indirip bindirirken, bir kısmını da İzmir'e gitmek üzere seyir halinde görürdüm. Bu otobüslerin ne önünde ne de arkalarında onları koruyan, refakat eden polis eskortları oluyordu. Doğudan ister Mersin’den gelsin, ister Dersim'den gelsin bu araçların içindeki insanlarımız korumaya falan gerek yok bizim insanlarımızdır ve huzur içinde yaşamak onların da hakkıdır.
BİR BATILI DOĞUDA ÇALIŞABİLİR Mİ?
Peki, aynı olayı tersine çevirelim; batıdan doğuya gittiniz, eskortsuz elinizi kolunuzu sağlayarak bir doğu ilinden diğerine gidebilir misiniz? Mümkün değil.. O tarafa giden batı bölgesinin insanları bir ilden diğerine elinizi kolunuzu sallayarak gidemezsiniz. Önce aynı istikamete gidecekler bir araya toplanır daha sonra da jandarma veya polisimizin
eskortluğunda gidecekleri yere uzanırlar.. Geçin bütün bunları doğulu birçok kardeşimiz batıda rahat ve huzur içinde hiçbir tehdit unsuru olmadan çalışıyorlar. Bu Afyon'da bile böyle.. Bugün doğuluların Dersim, bizim Tunceli, yine doğuluların Amed, bizim Diyarbakır dediğimiz yörelerden birçok insan Afyon'da da bir kısım işlerde huzur ve güven içinde çalışmaktadırlar. Sıkıysa bir Afyonlu gitsin buralarda çalışsın..! Çalışır çalışmasına da 3 ay geçmeden “şehitler ölmez vatan bölünmez" sloganları ile ebedi mekanlarına göndeririz.
DOĞUSU BATISI OLMAMALIYDI BU İŞLERİN
Bu satırları bölge milliyetçiliği düşüncesiyle kaleme aldığımı sanmayın.
Böyle mi olmalıydı..? Hayır.. Doğusu batısı olmamalıydı bu işlerin. Bu ülke hepimizin olduğuna göre ne gerek vardı huzuru kaçırmaya..? Nasıl Dersim'den yani Tunceli'den biri gelip Afyon’da güzel rakamlarla iş buluyorsa Afyonlu kardeşlerimiz de aynı şekilde oralarda
çalışabilmeliydi..
Peki şu anda öyle mi..?
Yorum size ait..
YORUMLAR