phishing
Orhan DURAK

Orhan DURAK

DURAKTAKİ ADAM

SANDIKLI LEBLEBİSİ..

                SANDIKLI  LEBLEBİSİ..

 

 

Geçtiğimiz günlerde bir dostumuz, ismini zikretmeyeceğim, bir ilimizin oldukça meşhur ve tanınmış leblebisinden bana hediye olarak getirdi. Allah razı olsun, düşünmesi bile güzel.. Şöyle bir tadına bakalım dedik.. Eh fena da sayılmaz  hani.. Biraz sertçe de olsa neticede bir emek ürünüdür leblebi.. Yapımı çok zahmetlidir. Ne de olsa Sandıklılıyız, leblebinin iyisini, kötüsünü biliriz Allaha şükür…

 

LEBLEBİYİ KİM İCAT ETTİ?

Değerli okurlarımız; daha yakın zamanlara kadar Sandıklı’da bulunan Leblebiciler Çarşısında 40 civarında imalathane vardı. Evliya Çelebi bile yazmış olduğu seyahatnamesinde Sandıklı’da 40 civarında Leblebi imalathanesinden bahseder. Doğrudur.. Bir zamanlar birçok aile geçimini bu yolla kazanıyordu. İmalat mı diyelim, icat mı diyelim bilmiyorum, leblebinin insanoğlunun hayatına girmesi 1370 yılına rastlar. Şeyh Nurettin ve Şeyh Hamza hazretleri bugünkü leblebinin mucitleridir ve mezarları da Sandıklı’da Muradin camisindedir. Şeyh Nurettin uzun uğraşılardan sonra nohudun dağılmadan ve kabuğunun çıkarılıp kavrularak yensel hale  gelmesini sağlamış, bu işlemin yapılmış  haline de leblebi adını vermiştir.

 

SANDIKLI’NIN NOHUDU BİR BAŞKADIR

Gerçekten Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde bahsettiği gibi birçok leblebi imalathanesi vardı Sandıklı’da. Leblebiciler Çarşısına girdiğinizde sizi mis gibi leblebi kokusu karşılardı.. Eskiden leblebinin kavrulması da dahil bütün işlemleri el ile yapılırdı. Ateşin karşısında leblebiyi elle kavurmak her babayiğidin harcı değildi. Ayrıca bu iş bir ustalık, maharet isterdi.. Nohut ise Sandıklı yöresine hastır. Gerçi şimdi her nohuttan leblebi yapıyorlar ancak taş gibi.. Sandıklı yöresinin nohudu ile yapılan leblebi ağızda dağılır.. Diş problemleri bile olanlar rahatlıkla tüketebilirler. Bir de 50’li yıllarda “çeltik leblebi” denilen ve nohudun tam ortasından ikiye ayrılarak yapılan bir leblebi çeşidi vardı. Çok lezzetli olan bu leblebi öğrenciler tarafından çok tüketilirdi. Zira hem çok lezzetli, hem de diğerine göre daha ucuzdu. O yıllarda alacağınız 5 kuruşluk leblebi ceketinizin cebini doldururdu. Üstelik tok da tutardı.

 

LEBLEBİCİLİK YOK OLMAK ÜZERE

Hani tarihte bir söz vardır, Bolu beyi için söylenmiştir: Delikli demir çıktı mertlik bozuldu.. Bunu leblebiye uyarlarsak, “Makineler çıktı leblebinin lezzeti kalmadı”diyebiliriz. Çünkü el ile yapılan leblebi müthiş lezzetlidir. Böyle biline.. Ne yazık ki artık Sandıklı’da da el ile leblebi yapan kalmadı. Daha doğrusu bu meslek yok olmak üzere. Gerçekten yapımı çok zahmetli ve sabır isteyen bir meslek. Yeni nesil bu işi yapmak istemediği gibi, eski ustalar, ki sayıları çok azaldı, çırak bulamıyorlar. Son olarak şunu söylemek istiyorum, meslek yok olmak üzere..

 

HASTANEDE YANGIN NEDEN ÇIKTI? YOK MU BİR AÇIKLAMA

Geçtiğimiz günlerde Devlet Hastanesi’nde bir yangın olayı yaşandı. Bu olay halkımıza çok değişik şekillerde yansıdı.. Bir kesim çıkan yangının klimalar dolayısı ile elektrik panolarındaki yüklenmeye bağlı olduğunu ifade ederken, bir kesim garajdaki otomobillerden birisinin otogaz sistemindeki bir arıza yüzünden olduğunu iddia ediyorlar. İki iddia daha var ki kafaları karıştırıyor..

Birincisi kan alma ünitesinin yakınındaki bir odada muhafaza edilmekte olan alkol bidonlarının yanması, patlaması şeklinde. Son iddiayı telaffuz bile etmek istiyorum.. İsnat edilen suçlama çok vahim.. Birilerinin eski Baştabip Op. Dr. Erkan Aslan’ın görevine tekrar döneceği olasılığına dikkat çekmek için yaptıkları şeklinde. Burada verilmek istenen mesa, eski Baştabip’i istemeyen bazı çevrelerin “İşte bir hastane bu kadar süre Baştabipsiz kalırsa olacağı budur” şeklindedir. Tabii bunların hepsi birer iddia. Afyonkarahisar Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri’nin bir açıklama ile kamuoyunu aydınlatması gerekir diye düşünüyorum. Torba değil ki insanların ağzını büzesiniz..

                

YORUMLAR

  • 0 Yorum