SAYIN VALİM
Basın Bayramında, basın mensuplarına vermiş olduğunuz yemekte yaptığınız konuşmada “Kamu görevlilerinden görevini layıkı ile yapmayan olursa bana bildiriniz” demiştiniz. Bu yazımla tarifinize uyan bir kamu görevlisini size şikayet ediyorum. Bunu yaparken de gereğini yapacağınızı çok iyi biliyorum.
Sayın Valim;
Son 3 yıldır (siz gelmeden önce de) köşemde stat bahçelerinde maç önceleri satılan gıdalardan bahsetmiş, gerekli önlemin alınmasını istemiştim. Çünkü o kalabalıkta satılan gıdaları aklı başında kimse yemez. Neidüğü belirsiz, baharatla pisliği kapatılmaya çalışılan bu gıda maddeleri resmen hastalık saçıyor. Elleriyle pişirilen sözde ekmek arası köfte ve ciğerler, çay mı, çamaşır suyu mu ne olduğu belirsiz içecekler resmen mikrop saçıyor.
İLGİLİ KURULUŞ KILINI BİLE KIPIRDATMIYOR
Defalarca yazmamıza rağmen konunun ilgilisi Tarım İl Müdürlüğü kılını bile kıpırdatmıyor. Köftede belli miktarda et, ekmek vs. olmasına rağmen burada satılan köfte ekmeklerde eti mercekle arayıp tespit etmek gerek. İnsanlara köfte ekmek diye ekmek arasına koyulmuş ve çok az miktarda baş eti ve bol soğan vardır. Konunun ilgilisi kurumun bu konuyu kaale almaması Afyon insanının sağlığına koyulan bir dinamittir. Abartmıyorum durum son derece vahim ve ciddidir. İnsanlarımız ilerde telafisi mümkün olamayacak sağlıksal sorunlara adeta göz göre göre gönderiliyorlar.
Sayın Valim; stat bahçesinde gıda maddesi satanları tanımam, bilmem. Kimsenin rızkı ile oynama gibi bir düşüncem de olamaz. Ben önce insan, sonra sağlıkçı, daha sonra da konuk köşe yazarıyım. Afyon’u yani memleketimi, ülkemin insanlarını çok seviyorum. Birileri üç kuruş kazanacak diye de bazı şeyleri görmezden gelmek sanıyorum insan olmanın doğasına aykırıdır. İlgililerin konuyu yakından incelemeleri ve gıda numuneleri alarak değerlendirme yapmaları halinde çıkacak sonuçları ben de merak ediyorum. Konuya ciddiyetle eğileceğinizden de eminim.
AFYON SEVGİSİ VE SAFFET ACAR
Konu açıldığı zaman hep söylemişimdir; bendeki Afyon sevgisi tarif edilemez bir sevgidir. Kelimelerle anlatılamaz bir sevgidir bu. Rahmetli Ali Türkkeskin (Ali Abi) “Kusura kalma beyim ben gidemem Afyon’dan” başlıklı şiirinde Afyon sevgisini birçok unsurları ile anlatır ve şiirinin son kıtasında ;
“Bu şehrin kuzusunu yılanını severim
Sözünü, sohbetini yalanını severim” der.
Ali Abi, engin duygulara sahip bir şairdir ve şiiri de baştan sona Afyon sevgisini vurgular. Onun kadar olmasa da ben de Afyon’u çok severim. Hele hele Afyonlu birisi (içtimai durumu ne olursa olsun, kim olursa olsun) bir başarısı nedeniyle tüm yurtta kutlanıyorsa o da benim için bir gurur vesilesidir. Nasıl mı?
Değerli okurlarımız, Dinar denilince aklıma ilk gelen o melun depremdir. Allah’ımın bir daha göstermemesini dua ettiğim Dinar depreminde, depremden 1 saat sonra oradaydım ve görevliydim ve bu görevim 5 gün sürdü. O beş gün zarfında acı ve kederi, sevinci bir arada yaşadım. Şimdi diyeceksiniz ki ne sevinci? Eğer yerle bir olmuş bir kentin enkazından 5 gün sonra bir insan sağ olarak çıkarılıyorsa buna sevinmemek mümkün mü? Aslında konum bu değildi ama bir anda o felaket dolu günleri de hatırlamış olduk. Rabbim o acıları bir daha yaşatmasın.
Depremi yaşayanlar o günkü Dinar ile bugünkü yeni imar edilmiş Dinar’ı karşılaştırdıklarında insanoğlunun azminin neleri yapabileceği görülüyor. Deprem sonrası görev alan tüm belediye başkanları gerçekten unutulmaz hizmetler vererek bu günkü modern Dinar’ı inşa ettiler. Allah hepsinden de razı olsun. Gelelim son döneme;
BAŞKAN ACAR ÖMRÜNÜ DİNAR’A VAKFETMİŞ
Sevgili Kurtuluş okurları. Şu andaki Dinar Belediye Başkanı Sayın Saffet Acar’ı hiç görmedim, bilmem tanımam. Hani derler ya ‘ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” Saffet Acar basından takip ettiğim kadarı ile son derece çalışkan, tüm benliğini Dinar’a vakfetmiş bir değer. Gazetelerde gördüğüm ve okuduğum kadarı ile Sayın Acar gece gündüz demeden Dinar insanının daha kaliteli bir yaşamı yakalaması için elinden gelen çabayı gösteriyor. Tebrik ve takdir etmemek mümkün değil. Basında kendisi ile ilgili resimli haberler hep dikkatimi çekmiştir ve Sayın Acar’ın gülümsemeyen bir tane resmini göremezsiniz. Güler yüzü inanıyorum ki Dinar insanına pozitif enerji olarak yansıyor. Bu cümleden olmak üzere Pazartesi günü Afyon yerel basınında bir haber vardı. Bu haberi okuyup da gururlanmamak mümkün değil. Peki, neydi bu haber ?
ACAR’IN ÖDÜL ALMASINDAN GURUR DUYDUM
Genel Merkezi Ankara’da olan ve Türkiye’de 46 temsilciliği bulunan KAMU-DER (Kamu Görevlileri ve Çalışanları Derneği) tarafından tüm ülkede yapılan anket sonucunda Sn. Saffet Acar, Yılın En Başarılı Belediye Başkanı seçildi. Acar ödüllerini Kamu-Der Başkanı Cevdet Baştuğ ve CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre’nin elinden aldı.
Sayın Başkanın bu başarısı ile kendi adıma, şehrimiz adına son derece gurur duydum. İnşallah çok daha büyük başarılarda ve ödüllerde birlikte oluruz Sayın Acar.
AVŞAR MADENSUYU
Hep derim; Afyon için bir çivi çakana kurban olayım. Bu sözüm tüm bölge içindir. Benim için Alanyurt köyü ile Afyon’un hiç farkı yoktur. Baktığınızda ikisi de Afyon’dur. Afyon’un hangi bölgesinde, beldesinde, ilçesinde yapılan ve insanlara faydalı bir şey varsa bizim onurumuz, gururumuzdur. Daha düne kadar Sandıklı Hüdai Kaplıcası’ndan 10 günlük bir yer ayırtabilmek için on kapı geziyorduk. Ama ne oldu? Afyon bugün 5-7 yıldızlı oteller ve villalar şehri oldu. İnsanlarımızda kaliteyi arar ve seçici oldular. Bu yazdıklarım Afyon’un geldiği noktayı bir nebze anlatmaya yeter sanırım.
Hep mermerimizle, sucuğumuzla, haşhaşımızla ve yöresel gıdalarımızla övünürüz. Kaymaklı ekmek kadayıfımız tüm ülkede aranan bir damak tadıdır. Peki, kaymaklı ekmek kadayıfını yedikten sonra içtiğimiz maden suyuna ne demeli!
Kızılay Maden Suyu dünya çapında bir üne sahiptir. Türkiye’de yüzlerce maden suyu üretilmektedir. Ancak Kızılay Maden Suyunun kalitesine tek bir maden suyu ulaşabilmiştir; Avşar Maden Suyu !
GÜNDE BİR MİLYON ŞİŞE AVŞAR MADEN SUYU
Avşar Maden Suyu, İscehisar ilçemizde Avşar Deresi denilen ölgede boşa akan mineralli bir suyun değerlendirilmesi ile ortaya çıkmıştır. Aslında Profesör Wilhelm Salomon Calvi bir araştırma için geldiği İsçehisar’da 1940 yılında “burada içilebilir maden suyu var” demiştir. Calvi’nin açıklamalarına göre; bölgede izlerine rastlanan Eti ve Frig medeniyetlerinde maden suyu sağlık amaçlı içme ve jeotermal kaplıca olarak kullanılmıştır. Boşa akan maden suyu mermer sektörünün önemli isimlerinden Hacı Ömer Oğullarının dikkatini çekiyordu. İthalat ve ihracat yapan firmanın sahipleri boşa akan maden suyunu çok büyük yatırım yaparak disiplin altına aldılar ve boşa akan maden suyunun yerine bir fabrika yapıp suyu Türk ekonomisine kazandırdılar. Fabrika 8 bin 200 üretim, bin 800 metre kare idari bina olmak üzere toplam 10 bin metrekarelik kapalı bir alana sahiptir. Fabrika saatte 50 bin, günde bir milyon maden suyu şişelemekte ve onca ülkeye de ihracat yapılmaktadır. Allah kolaylık versin.
İSCEHİSAR TERMAL KENT OLMA YOLUNDA
Profesör Calvi’nin 1940 yılında tespit ettiği jeotermal sıcak su şimdilerde İscehisar Belediyesince yaptırılan sondajlarla ortaya çıktı ve ilçede termal su ile çalışan bir hamam ve havuz hizmete girdi. Şurasını çok iyi biliyorum İscehisar insanı bir hamam ve havuzla bu işi noktalamaz. Çok yakında ortaya bir termal kaplıca çıkarsa şaşmayın. Böyle bir şey çok iyi olur ve kaplıcalarımıza bir yenisi ilave edilmiş olur.
Sağlıcakla kalın.
YORUMLAR