Beni yakından tanıyanlar bilirler. 30 yılın üzerinde başta Kızılay olmak üzere, belediyelerin, derneklerin, okulların, hayır kurumlarının ve bunlara benzer kuruluşların toplam 26 bin fakir çocuğunun sünnetini bir delikli kuruş almadan Allah rızası için yaptım. Bu bana annemin babamın vasiyetiydi. Babam rahmetli, “Oğlum elin ayağın tuttuğu sürece bu türlü sünnetleri ücret almadan yapacaksın” demişti. Onun vasiyetini hep tuttum. Hatta Afyon merkezin dışında ilçelerde de birçok dernek sünnetini yine ücret almadan yaptım. Rakama dikkat edin lütfen.. 26 bin.. Dile kolay.. Çoğundan kuru bir teşekkür bile almadım. Ama olsun babamın vasiyetini yerine getirmenin huzurunu yaşıyorum. Bunları “Ben yaptım, ben ettim” demek için yazmadım. Peki, neden yazdım..?
LÜTFEN BİRİLERİ AÇIKLAMA YAPSIN
Değerli okurlarımız; son on yıl öncesinden bu yana bu sünnet konularında garip şeyler olmaya başladı. Ben son on yıldır toplu sünnet yapmıyorum. Zaten son iki yıldır da sünnetlerin hastanede yapılması zarureti yasalaştı. Benim temas etmek istediğim yıllar on yıl öncesinden bu yana.. Benim toplu sünnetleri bırakmamın ardından Kızılay ve belediye yapacakları toplu sünnetler için piyasadan bakkaliye malzemesi alır gibi fiyat toplamaya başladılar. Bana fiyat belirtmem için geldiklerinde ben listeye hep “ücretsiz” yazdım. Tabii paralı yapan yerler varken bana ücretsiz sünnet yaptırmaları yaptıranlara göre eşyanın tabiatına aykırıydı. Parayla sünnet yapan varken ücretsiz sünnet yaptırmakta neyin nesiydi..? Aslanlar gibi hem de akla hayale gelmeyecek ücretler ödeyerek sünnet yaptırdılar. Orhan Durak’a kuru bir teşekkürü çok görenler yaptırdıkları sünnetlere hem ücret ödediler hem de bedava sünnet yapılıyormuş gibi yapanların reklamını yaptılar.
Şimdi buradan toplu sünnet yaptıran kuruluşlara soruyorum: Yaptırdığınız sünnetlere ücret ödüyor musunuz..? Yoksa yapanlar aynı benim gibi hayrına mı yapıyorlar.? Hayırlarına yapıyorlarsa onların önünde saygı ile eğiliyorum, yok değil ücret karşılığı yapıyorlarsa onun değerlendirmesini de siz değerli okurlarımıza bırakıyorum. Lütfen birileri açıklama yapsın bizler de bilelim.
ÜMİDİMİ KESTİM..!
Değerli okurlarımız; kendimi bildim bileli işime erken giderim. Dolayısıyla da Afyon’da sabahları caddelere ilk çıkanlardan biriyim. Erken saatlerde güzel Afyon’umuzun caddelerine ve otobüs duraklarına iki pislik hakim: Balgam ve akşamdan kalan kuru yemiş kabukları.. Daha yakında ramazan içinde kabuklu yemişlerle ilgili “zıkkım yiyin” ondan önce ise balgamla ilgili olarak da “Sokak magandaları midemizi bulandırıyorsunuz” başlıklı iki yazı yazmıştım.Ancak değişen bir şey yok.. Sabahları o caddelerdeki balgamları görüp de midenizin ağzınıza gelmemesi mümkün değil. Kuru yemiş kabukları da ulu orta yerlere atılmış işçiler temizlemeye çalışıyorlar. Bunları yapanlar insan olamazlar diyorum. İnanın ben ümidimi kestim değerli okurlarımız.. Bir toplumun bireyleri bu kadar sorumsuz davranabilirler mi.. Bana göre caddelere tükürülen her balgam topluma sıkılan bir mermi ve hastalıklara davetiye çıkarmaktır diyorum. Yorum sizlere ait değerli okurlar.
YORUMLAR