UTANMASA AVUKATIM DİYECEK!
Yaşantımızdaki her hukuksal mücadelede ilk aklımıza gelen kişi avukattır. Avukatlar yaşamımızın bir parçasıdır. Adliyeye yansıyan problemlerimizde aradığımız ilk kişi avukatımızdır. Yanlış yapmama ve haklarımızın zail olmaması için çareyi önce avukatta ararız. Sorunlarımızı anlattığımız avukatlarımız içinde bulunduğumuz konu ile ilgili temel bilgileri bizden aldıktan sonra davanın seyrinin ne olacağı hakkında yapabilecekleri yardımın ne olacağını söylerler. Çok zor ve meşakkatli bir eğitimin içinden gelen bu değerli hukuk adamları adaletin tecellisinde yargıya da yardımcı olurlar.
BARO NEDEN SESSİZ?
Değerli okurlarımız. Benim burada temas etmek istediğim konu avukatların yanında çalışan bazı elemanların haddini aşar biçimde avukatlığa soyunmalarıdır. Hiçbir hukuk eğitimi olmayan bazı şahıslar sanki avukatmış gibi dilekçeler yazmakta, dava takip etmektedirler. Utanmasalar “Avukatım” diyecekler. Aslında Afyon’da avukatlık hizmeti verenler kimleri kastettiğimi çok iyi biliyorlar. Baro’nun da bu tür konularda neden sessiz kaldığını anlamış değilim. Aslında Sayın Baro Başkanımız da bu şahısların kimler olduğunu çok iyi biliyor. Sanıyorum önemsemedikleri içinde üzerinde durmuyorlar. Ancak olay bu kadar da basit değil, kırsal alanlarda yaşayanlar Adliyeye intikal eden konularda yapacakları müracaatlarda “Neden Avukat’a gidip çok para vereyim, falana gider 25 TL’ye bir dilekçe yazdırır işimi hallederim” diyor.
Sayın Baro Başkanım! Sizi ve üyelerinizi doğrudan ilgilendiren şu işe bir el atsanız da herkes haddini bilse! Hoş, bu şahıslar Avukatlık yapacaklarsa gitsin okusunlar, engelliyen mi var! Ama bedavadan ‘avukatçılık’ oynamak yok. Okusunlar, avukat olsunlar.
TEŞEKKÜRLER ÇAY BELEDİYE BAŞKANI
Yazılarımı okuyanlar bilirler. Çay Belediye Başkanı’nı zaman zaman eleştirmişimdir. O’na köşemden “Verin bizim eski Çay’ımızı geri” diye sitem etmişimdir. Ancak şurasını belirtmeden geçemeyeceğim: Sayın Çay Belediye Başkanı Hüseyin Çağrı’yı hiç görmedim, konuşmadım tanışmıyoruz da. Eleştirilerim tamamen benim gözlemlerimdir. Ondan sadece eskisi gibi pırıl pırıl bir Çay ilçesi istedim. 15 gün kadar önce köşemde Çay’da bir şeylerin değişmeye başladığını vurgulayarak güzel şeyler yapılmaya başladığını belirttim. Mesela şu son 15 gündür Çay ilçemizde Cumhuriyet Caddesi ve meydanında kilitli parke taşı çalışmaları var. İlçenin çehresi yavaş yavaş değişiyor. Özlenen eski Çay’a doğru bir gidiş var. Demem o ki Başkan Çağrı, modern Çay’ı inşa etmek için çalışıyor. Tebrikler Başkan. Yaptığın her olumlu işte yanındayız. Yapacağın kalıcı eserler Çay insanı tarafından mutlaka değerlendirilecektir. Yapılanın kötüsü olmaz.
OLUMLU TEPKİLER ALDIM
Birkaç gün önce, Afyon’un ilçelerinin düşman işgalinden kurtuluşlarının yıl dönümleri ile ilgili bir yazı kaleme almıştım. Bu konuyu gündeme getirdiğim için çok olumlu tepkiler aldım. Bu konunun şimdiye kadar neden gündeme gelmediği konusunda sitemi olan arkadaşlarımızda oldu.
Aslında bu konu hakkında teşekkür edilecek kişi sayın Agah Bıyıoğlu hocamdır. Konuyu bana açan ve bu mevzu ile ilgili bir araştırma yapmamı isteyen de O’dur. Şimdiye kadar hiç birimizin aklına gelmeyen konuyu Agah abi düşünmüş, bizleri de harekete geçirmiştir. Ama güzel bir konuya temas etmemizi sağladı. İnşallah ilçelerin düşman işgalinden kurtuluşu ile ilgili kutlama günleri gelecekte daha görkemli olur. Üstelik sadece Emirdağ ve Bolvadin’de kutlama törenleri yapılmaz. İşgalden kurtulan diğer ilçelerimizde de kutlamalar yapılır ve yaygınlaşır. Geçmişimizi unutmamalıyız.
Bu arada Agah abiden bir konu nedeniyle tekrar bahsedeceğim. Geçtiğimiz Pazar günü Agah abinin çalıştırdığı Afyon Demirspor’un güzide ilçemiz Emirdağ’ın temsilcisi Emirdağ Spor ile maçı vardı. Sonucu öğrenmek için Agah abiyi aradım, bana maçı Emirdağ Spor’un 3-2 kazandığını söyledi ve ekledi: “Orhan’cığım Emirdağ bizden iyiydi ve galibiyeti hak eden taraftı.” Agah abiyi bu duruşu nedeniyle çok seviyorum. Bir başka teknik adam olsa mağlubiyete bir çok kılıf hazırlardı. Sağ olasın Hocam.
ÇİFT SARILI VE İRİ YUMURTALAR !
Çok meraklı milletizdir vesselam. Bazen bilmediğimiz konularda da hüküm yürütürüz biliyormuşçasına! Şimdi diyeceksiniz ki “Bu da nereden çıktı?” Merak işte.
Değerli okurlarımız. Sizler de bilirsiniz, daha bundan 15 yıl kadar öncesi tavuk yumurtaları güvercin yumurtalarından biraz hallice olurdu. Üstelikte çok lezzetli! Şimdi yumurta paketlerinin üzerlerinde 2 large ( XX ), 3 large ( XXX) gibi işaretler görüyoruz ve kaz yumurtası cesametinde tavuk yumurtaları alıyoruz. Ancak sokak tavuklarının ürettiği yumurtaların lezzetini bu yumurtalarda bulamıyoruz. Bazı yumurtaların sarısı da 2 adet oluyor. Herkes tercihi ne ise o doğrultuda yumurta alıp tüketiyor. Ancak bazı çok bilmişler bu tür iri ve çift sarılı yumurtaların kolesterol yüklü olduğunu söylüyorlar. Konuyu merak ettiğim için yumurta üreticisi ve Afjet Afyon Spor yöneticisi Mehmet Kumartaşlı’ya sordum: Yumurtalar kolesterol mü yüklü? diye. Sn. Kumartaşlı “Orhan abi Allahın yarattığı yumurtaya tavuğun karnında biz nasıl müdahale edebiliriz” diye cevap verdi. Doğru yumurtaya hile katacaklar tavuğun karnına mı girecekler? O zaman tecrübeli bir yumurta üreticisi çıkıp basında bir açıklama yapmalı ve yumurtaların bir bölümünün niçin çift sarılı ve çok iri olduğunu topluma anlatması gerekir diyorum. Yumurtamıza da bir kuyruk takmayalım.
YORUMLAR