phishing
Orhan DURAK

Orhan DURAK

DURAKTAKİ ADAM

YAZIKLAR OLSUN SİZLERE!

                YAZIKLAR OLSUN SİZLERE!

 

Hangi konuda olursa olsun ülkemizde akademisyenler kolay yetişmiyor. Demem o ki akademisyen olmanın da bir bedeli var. Devletimiz okutuyor, yetiştiriyor ve bir de size unvan veriyor; uzman, yrd.doçent, doçent ve profesör gibi.. Bu ünvanı alan insanlarımız akademik kariyerleri nedeniyle toplumda çok farklı bir saygı ve kabul görüyorlar. Yine unvanları nedeniyle insanlarımızın bu akademisyenlerden son derece fazla beklentileri oluyor. Olması da doğaldır. Neden? Devletimiz bu kariyer sahibi akademisyenleri mensubu olduğu topluma yararlı olsun diye yetiştirmedi mi? Elbette “evet” diyeceksiniz.

Önceki gün yerel gazetelerimizde FETÖ olayları nedeniyle yargılanıp ceza alan üç profesörle ilgili haberler manşetten yer almıştı. Bunlardan Profesör Dr. Mehmet Yaman, Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanıydı. Hem görevinden ihraç edildi, hem de 11 yıl 3 ay hapis cezası aldı.

NE İŞİNİZ VARDI FETÖ İLE FÜTÖ İLE?

Profesör Dr. Okan Solak, Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Baştabip yardımcısı idi. O da FETÖ olayları nedeniyle hem meslekten ihraç edildi, hem de 9 yıl hapis cezası aldı.

Profesör Dr. Süleyman Taşgetiren, AKÜ Rektör Yardımcısı iken emekli oldu ve daha sonra FETÖ olaylarından yargılandı. Karıştığı FETÖ olayları nedeniyle tam 9 yıl, 9ay ceza aldı.

Anlamakta zorlanıyorum sevgili okurlarımız; mübarekler eğitim olarak devletimiz sizlere her şeyi vermiş, unvansa unvan, paraysa para, yeter ki hastanemize Türk insanına ve çevremizde faydalı olan ne varsa onu yapın diye. Peki sizler ne yaptınız? Boş bir hayal uğruna ve neidüğü belirsiz bir pisliğin peşine takılarak hayatınızı, kariyerinizi ayaklar altına aldınız, hem de topluma yetiştireceğiniz bir çok öğrencinin beklentilerini boşa çıkardınız. Yazık ettiniz hem kendinize hem de sevenlerinize. Ne işiniz vardı FETÖ ile Fütö ile?

MOR GABRİEL MANASTIRI !

Değerli okurlarımız lütfen bu yazımı dikkatli okuyunuz. Burada yazdıklarımın bir başka anlama çekilmesinden korkarım. Burada yazdıklarım sadece bir benzetmedir. Benzetmedir ve dini konularla da hiçbir alakası yoktur. Çünkü herkesin dini kendinedir.

Mor Gabriel Manastırı  397 yılında kurulmuş, 1600 yıllık bir Süryani Ortodoks manastırıdır. Bu Manastır Mardin’in Midyat ilçesinin Güneydoğusundadır. Manastıra halk arasında Deyrulumur manastırı da denir. Mor Gabriel ismi 7 yüz yılda yaşamış ve Azizlik mertebesine yükselmiş,manastırın gelişmesinde çok büyük rol oynamış Turobdin Metropolisi Mor Gabriel’den gelmektedir. O dönemlerde önemli kişiler koltukları ile oturur vaziyette gömülürlermiş. Örneğin bu manastırda ‘azizlik’ mertebesine erişen Mor Gabriel ve kendisi gibi aziz olan arkadaşı manastırın duvarına koltuklarında oturur vaziyette gömülmüşlerdir. Yani uzun lafın kısası öbür dünyaya giderken beraberlerinde koltuklarını da götürmüşlerdir. Manastırı ziyaret edenler bu söylediklerimi görebilirler.

MOR GABRİEL GİBİ KOLTUĞU ÖBÜR TARAFA GÖTÜRMEYE KALKMAYIN

Şimdi okurlarımız, bu da neyin nesi diyeceklerdir biliyorum. Yazılarımı okuyanlar bilirler son dönemde “koltuk sevdası” üzerine birkaç köşe yazım olmuştu. Sanıyorum son yazımda “Şu koltuk sevdası nemenem şeymiş” diye yazmıştım. Peki neden yazmıştım? Çünkü Devlet Hastanesinde akıl almaz şekilde koltuk sevdasına tutulan bazı kardeşlerimiz vardı. Bunlar sağlıktaki sistemin değişmesi ile birlikte yine koltuk kapma yarışına girdiler. Eski Sağlık Müdürü Sn. Yemenici’yi gördükleri yerde ona yağcılık ve yalakalık ettiler. Geçen hafta ise Sağlık Müdürlüğü için o dönemde adı geçen Sn. Dr. Birant Taneri’yi hastanede yakaladılar ve “Doktor bey vallahi çayımızı içmeden bırakmayız”  deyip H.T nın odasına zorla oturtup ona methiyeler yağdırdılar ; Bu teşkilatı ancak  siz idare edersiniz” dediler. Anca bilmedikleri,duymadıkları ve de hiç tanımadıkları bir isim Sağlık Müdürü oluverdi. Önce bir şaşkınlık geçirdilerse de çabuk toparlandılar,hayalleri mutlaka hakikat olmalıydı. Bu sefer siyasi iradeden tanıdıklarının kapılarını çalmaya karar verdiler. Biliyorum ve kesin olarak haberim oldu; yeni atanan İl Sağlık Müdürü Sn. Yrd. Doç. Dr. Op. Serhat Korkmaz daha koltuğuna oturduğu ilk gün bu konularla ilgili olarak rahatsız edildi. “Rahatsız edildi” diyorum. Doğru rahatsız edildi.. Yahu durun be mübarekler Sn. Müdür bir yerine otursun, kimlerle çalışacak tanışsın, bilişsin. Aceleniz ne, derdiniz ne kardeşim? Yine söylüyorum; nemenem şeymiş şu koltuk. Neredeyse koltuk sevdası ile öleceksiniz. Korkarım bir gün o çok istediğiniz koltuğa kavuşursanız Mor Gabriel gibi öbür tarafa da koltuğu  götürmeye kalkarsınız.

YALAKA TAKIMI VE ELİ BOŞ TAKIMI SİZİ YORACAKTIR

Sayın Sağlık Müdürümüz. İnanın Afyon Bölgesinin tüm sağlık sorunları Devlet Hastanesindeki koltuk sevdalılarının  yanında bir hiçtir. Hastanedeki kerameti kendinden menkul birkaç kişi sizi bayağı yoracaklar bunu çok iyi biliyorum. Bu saydığım birkaç kişi akşama kadar elleri cebinde gezerler, yaptıkları pek bir şey yoktur. Hastanenin giriş kapısı civarında dolaşırlar, eğer şehrin ileri gelenlerinden birisi hastaneye gelmişse onu kapar ve sorunlarının giderilmesine yardımcı olurlar. Hemen ardından da dillerinin altındaki baklayı çıkarıp taleplerini iletirler. Tabii bu talepler aracılarla size gelecektir. Bunların Hastanedeki görevleri hostesliktir, teşrifatçılıktır. Ah bir de müdür, müdür yardımcısı, uzmanlık ve araştırmacılık kadrolarından birisini kapıverseler ne güzel olur. İşiniz zor Sayın Müdürüm.  Aslında siyasi irade bunlara “Oturun oturduğunuz yerde” dese inanın bu sorunlar 5 saniyede çözülür. Yeter ki siyasiler bunlara yüz vermesin sizin önünüzü açsın. Şu anda bile emin olduğum bazı şeyler var; siyasiler birilerine müdür, müdür muavini ve uzmanlık kadrosu verilmesi için  size gelecekler. Çünkü bu yalaka takımı siyasilere de rahat, huzur vermiyorlar..

BEN YAZDIM ÇÖZÜMÜ SİZE AİT

Sn. Sağlık Müdürümüz. Daha ilk günlerden itibaren pek de hoşlanmayacağınız konuları gündeme getirdim belki de. Ama ne yapalım bunlarda çözüm bekleyen konular. Biliyorsunuz Sandıklı 56 bin nüfusu ile Afyon’un en büyük ilçesi. Neredeyse Afyon’a yakın bir büyüklüğe sahip. Tek nöbetçi eczane oluyor. Siz Sandıklı’da çalıştınız biliyorsunuz; gecenin bir yarısı acil hastanız var, TOKİ evlerindesiniz ve nöbetçi eczane İstasyon civarında aracınız da yok ne yaparsınız? Sanırım 2 nöbetçi eczane sorunu çözecektir. Ben yazdım çözümü size ait. Bir de Afyon Devlet Hastanesinde görev yapan patologları mesai saatlerine uydurabilirseniz sanırım iyi olur. Zira cumartesi günleri Türkiye genelinde tüm eczaneler açık olmasına rağmen, Sandıklı’da bir eczane nöbetçi kalıyor.

Sayın Müdürüm, gerek merkezde gerekse ilçelerde daha birçok sorunlar var. Zamanı geldikçe aktaracağız. İlk günden sizi yormak istemiyoruz. Allah yardımcınız olsun.

DÖRT MİLYON İYİ PARA !

Öncelikle şunu belirteyim; şu andaki Afjet Afyonspor yönetimi şehrimizin tanınmış iş adamlarından oluşmuştur ve ben çok önemsiyorum. Her ne kadar Sn. Başkan geçmiş dönemlerdeki yöneticileri “güvensiz” olarak nitelese de ben onlar için çok daha farklı düşünüyorum. Başkanın telaffuz ettiği “güvensizlik” kelimesini de dil sürçmesi olarak algılıyorum. Çünkü geçmişte her yönetim verebileceğinin azamisini vermiştir. Ha bizim de bilmediğimiz şeyler varsa sayın başkan açıklamalı.

Değerli Başkanımız. Eğer doğru ise 100 iş adamının vereceği 40’ar bin lira ile 4 milyonluk  bir para oluşacağını ve tüm sorunların ortadan kalkacağını ifade etmiş. Kendisine katılmamak mümkün değil 4 milyon (eski parayla dört trilyon) takımın sanıyorum tüm sorunlarını çözer. Ama o desteği bulacağınızı sanmıyorum. Bir dönem Afyon Spor için bir kampanya yapmıştık. Oluşturduğumuz heyette defterdar vekili, Tınaztepe ve Kocatepe vergi dairesi müdür yardımcıları, trafik şube müdürü ile bir vali yardımcısı vardı. Uzun çarşının başından sonuna kadar tüm esnafa girdik çıktık topladığımız para 25 bin liraydı. O gün kampanyayı sonlandırdık. O nedenle 100 iş adamını biraz hayal gibi niteliyorum. Ha olursa ne olur? Çok iyi olur hem de çok iyi. Bu arada kulağıma yöneticiler arasında bazı tatsızlıkların oluştuğu, bazı yöneticilerin bir birleriyle konuşmadıkları şehirde yaygın olarak konuşuluyor. Umarım duyduklarımız gerçeği yansıtmıyordur. Çünkü zaman kenetlenme zamanıdır.

NE İÇİN PLAKET ?

                         Bundan 2 ay kadar önce bir yazımda, plaket alıp verme olayını masaya yatırmış her önüne gelenin kendine göre birşeyler uydurarak karşı tarafa plaket verişini eleştirmiştim. Kimlere hangi hallerde plaket verilebileceğini de vurgulamıştım.

                          Değerli okurlarımız, önceki yazımda da belirttiğim gibi plaket  bir başarı için verilen ve manevi değeri olan bir ödüldür. Daha doğru bir deyimle plaket verilen kişinin bu ödülü hak edecek bir hizmeti olması gerekir. Yani plaket alan kişinin illaki toplum tarafından kabul gören başarılı bir hizmeti olması gerekir. Gazilik gibi, şehitlik gibi (plaket şehit ailesine verilir) spor yarışmalarında çok üst düzeyde başarılı olmak gibi, fakir fukaralara yardım gibi. er önüne gelen bir şeyleri bahane edip birilerine plaket takdim ediyorsa sorarlar adama, “Bu neyin plaketi” diye.

 

Aslında devletimiz önce 2007, daha sonrada 2014 yıllarında bir genelge ile her önüne gelenin bir başkasına durduk yerde plaket vermesini yasaklamış ve uygulamayı da “israf” olarak nitelemiştir. Ancak ne hikmettir bilinmez alanla verenin birer ucundan tutarak poz verip tebessüm ederek karşıya takdim edilen plaket verme olayını bir türlü engelleyememiştir, önleyememiştir!  Yine plaketler alınıp verilmekte ancak çoğu kez verilen plaketin ne için verildiği bilinmemektedir. Önceki yazımda belirtmiştim; plaketler makamları süsleyen birer obje olmuşlardır artık. İnanmıyorsanız bakın makam sahiplerinin oturdukları alanlara anlarsınız ne demek istediğimi.

GERÇEK AFYON SEVDALISI!

Beni yakın tanıyanlar bilirler, nasıl Afyon sevdalısı olduğumu. İşim nedeniyle bir gün Afyon dışına çıkayım kendimi sudan çıkmış balığa benzetirim. Bir başkadır Afyon sevdalısı olmak. Ancak bir başka Afyon sevdalımız daha var sevgili okurlarımız; Emekli Albay Sayın İsmail Özdilek.. İsmail abi Afyon için canını verebilecek düzeyde bir Afyon sevdalısıdır. Tüm Afyonluların da bildiği gibi Sn. Özdilek, mevcut Havaalanının sivil uçuşlara açılması, Atatürk Stadı’nın yıkılmaması için çok ciddi anlamlarda Hukuk mücadeleleri vermiştir. Albayım bu kez de 10 Kasım günü yeni yazdığı “1’nci İktisat Kongresi“ kitabının tanıtımını yaptı. Tanıtımı kendisi gibi emekli asker olan Fehmi (Coşkuner) komutanın Kıraathane 93 isimli mekanında, meşhur “Asmaaltında” yaptı. Yoğun ilgi gören tanıtıma bahse konu olan kitabında Sn.Özdilek daha iyi bir Afyon için yapılması gerekenleri vurgulamaktadır.

                                                          TEBRİKLER SAYIN VELİ CENGİZ

Veli Cengiz’i tanımıyanınız yoktur.  Atatürk’çülüğü tartışılmaz. Onu Atatürk ile ilgili etkinliklerde hep önde görürsünüz. Bildiğiniz gibi 10 Kasım 2017 tarihi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikal edişinin 79’uncu yıl dönümü idi. Bu nedenlede ülkemizin hemen hemen her tarafında çeşitli etkinlikler düzenlendi. Bu anlamda da Sn. Veli Cengiz 10 Kasım günü ikindi namazında Ulu Önderimiz için mevlit okuttu. Allah kabul etsin diyor, duyarlılığı nedeniyle de Sn. Cengiz’i kutluyorum.

ADD VE ULUÇ GÜRKAN

Yine aynı gün bu kez Atatürkçü Düşünce Derneği’nde Sn.Uluç Gürkan bir konuşma yaparak Ulu Önder M.Kemal Atatürk’ün bilinmeyen yönlerini çok akıcı bir uslupla anlattı. Katılımın çok yoğun olduğu toplantıya Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Çoban ve MHP eski milletvekilimiz Sayın Mehmet Telek de katıldı. Katılımda bulunanları kutluyorum.

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum