YIKILAN ATATÜRK STADI ve ANILAR..
Cumartesi öğleden sonra yıkılmakta olan Atatürk Stadı’nı şöyle bir dolaşmak için gittim. Bir köşeye çekilerek çalışmaları yerinde inceledim. İzlerken de 40-50 yıl öncelerine gittim.. Bazı anılar gözlerimin önünden bir sinema şeridi gibi geldi geçti. Neydi bunlar?
Değerli okurlarımız; öncelikle şunu belirtmeliyim: Buranın yıkılışını hala aklım mantığım almıyor ve bu yıkımı kabullenemiyorum. Burayı yıkanlar yıkmak yerine neden daha modern hale getirip Afyon insanının kullanımına sunmadılar bilemiyorum. Araştırmalarımda bu yapılanın Türkiye’de daha benzeri yok.. Birçok ilde o ili yöneten yerel yöneticilerin bu tür tarihi misyonu olan yerleri yıkmak yerine daha modern hale getirdiklerini gözlemledim. Yapılan yıkım işi anlaşılır gibi değil.. Burada yaşanan anılardan bir kesit sunmak istiyorum sizlere:
AHMET ABİ UMARIM STADIN YIKILIŞINI DUYMAMIŞTIR
1960’lı yıllarda kale direkleri şimdiki gibi yuvarlak değildi. Ağaçtan yapılan direklerin dört yüzü vardı ve düzgündü. Yağmurlu bir havada Çimentospor ile Kocatepe oynuyorlar ve bizler de izliyoruz. Sahanın zemini çamur deryası ve ıslanan top normal ağırlığının nerede 3 katı ağırlığa ulaşmış. Çünkü o yıllarda toplar hiç işlenmemiş kaba deriden yapılırlardı ve suyu emerlerdi. Böyle olunca da topun 453 gram olan ağırlığı neredeyse üç katına çıkardı. Bu toplara vurmak şut atmak çok büyük bir fizik gücünü gerektirirdi. İşte böyle bir ortamda Çimentospor’un santraforu Ahmet Özbay (Saf Ahmet) Kocatepe kalesine 25-30 metre civarlarından bazuka gibi bir şut çıkardı. Kocatepe’nin kalesini o gün rahmetli Alp koruyordu. Alp’i geçen top kalenin üst direğine vurup sahaya geri döndü. Bilmiyorum belki inanmayacaksınız ama o çamurlu topun üst direğe vurduktan sonra bıraktığı iz en az 3 ay orada kaldı. O havada öylesi toplara Ahmet abi yüksek fizik gücü nedeniyle düzgün ve müthiş vururdu ve mesafe tanımazdı. O klasik vuruşları ile Atatürk Stadı’nda ne goller atmış taraftarları ayağa kaldırmıştı Ahmet Özbay. Ahmet abi yani namı değer Saf Ahmet’i epeydir göremiyorum, ancak rahatsız olduğunu biliyorum.Değerli abime futbol oynadığı dönemlerde Atatürk Stadı’nda yaşattığı güzellikler nedeniyle bir kere daha teşekkür ederken acil şifalar diliyorum. Umarım stadın yıkılışını duymamıştır. Leblebi gibi goller attığı stadın yıkılışının onu çok üzeceğini de çok iyi biliyorum.
ÖRS ve ÇEKİÇ..
Sevgili okurlarımız; oturduğum yerden kalkıp kapalı tribünün ilk yapılan orta kısmının altındaki soyunma odalarına yöneldim. Sanki içerden çekiç sesleri geliyordu. Aklıma maçların devre arasında ayakkabılarımızın topuğumuza batan kısımdaki çivileri ayakkabıyı örse takıp çekiç ile ezdiğimiz günler geldi. O yıllarda tamamen hakiki deriden yapılmış altları köseleden mamul kramponları olan ‘Dinyakos’ dediğimiz futbol ayakkabıları giyerdik. Sahalar toprak olduğu için kramponlar aşınırdı ve özellikle topuklardaki kramponların çivileri ayakkabıları deler topuklarımıza batardı.Onun içindir ki her takımın bir örs ve çekici olurdu ve maça giderken götürülürdü. Devre arasında ise futbolcular ayaklarına batan bu çivileri kendileri örs ve çekici kullanarak ezerlerdi. Soyunma odalarında sanki çekiç seslerini duyar gibi oldum. Sanki orada bir maç öncesini yaşıyordum. Kulağıma rahmetli hakem Şeref abinin sesi gelir gibi oldu.. Şeref abi oradaki görevliye sesleniyordu her maç öncesi olduğu gibi:
- Paşa takımlara haber ver, sahaya çıkıyoruz…
Dışarıya doğru yöneldim ve değerli abim Vural Çetin’in on bin kişiye birden çektirdiği ve gök gürültüsünü andıran “Bir baba Hindisini” duyar gibi oldum. Merdivenlerden yeşil çimlere doğru yöneldiğimde Terfi Liginde şampiyon olduğumuz gün, taraftarlarımızla birlikte o ayazda attığımız tur aklıma geldi. Gözlerim doldu.
BAŞKAN NE DERECE MUTLUDUR, BİLMİYORUM
Değerli okurlarım; şunu çok iyi biliyorum; bu yazıları okuyan ve bu stadı yıkanlar benim için belki de “bu adam stadkolik olmuş kafayı yemiş” diyecekler. Kafayı falan yemedim, bin bir zorlukla yapılan ve tarihi misyonu olan bu stadın yıkılmasını kabullenemiyorum, içime sindiremiyorum. Üstelik burayı yıkanlara hep sordum yine soruyorum: “Kimin malını kime sattınız?” Bir tarihi yerle bir ettiniz. O tarih sizi hiçbir zaman affetmeyecek. Üstelik burayı yıkanlar ve satanların burayı koruması gereken insanlar olması çok daha incitiyor bizleri. Afyonlular Şehrül-emin’in yani Belediye Başkanının burayı korumasını bekliyorlardı. Ancak tam tersi oldu burayı yıkan ve de satan Belediye başkanımız oldu. Bilmiyorum ne derece mutludur?
JET HAKKI ve 100 METRE KOŞUSU
Yine daldım gittim eskilere… Agah abinin yani Afyon’daki duayen ve fenomen isim Agah Bıyıkoğlu’nun sık sık dile getirdiği bir anı vardır.. Anlattığım bu olay gerçektir ve Afyon’da defalarca yaşanmıştır.
Jet Hakkı.. Rahmetli Hakkı Yeşilçimen.. Afyon’da tüm zamanların 100 metreyi en süratli koşan atleti ve aynı zamanda Çimentospor’un unutulmaz futbolcusu, sağ açığı.. Onunla defalarca karşılıklı oynadım. İnanın yanınızdan rüzgar geçti zannedersiniz. Onu ancak iki kişi kademeli olarak marke ederdik. Üstelik futbolu çok temiz oynayan rakiple ve hakemlerle tartışması falan olmayan bir insandı.
MAÇTAN ÖNCE ATLETİZM YARIŞI
60’lı yıllarda maçlar oynanırken bir yandan da atletizm müsabakaları yapılırdı. Eğer 100 metre final koşusu yapılıyorsa Hakkı abi maçı idare eden hakemden 3-5 dakika izin alıp oyundan çıkar, koşusunu her zaman olduğu gibi birinci olarak tamamlar ve maça dönerdi.. Atatürk Stadı böylesine güzel anılara ev sahipliği yapmıştı.
Bu güzelim tarihi stadı yıkanları vicdanları ile baş başa bırakıyorum ve diyorum ki: “Bak koskoca stadı gözünüzü kırpmadan yıktınız. O halde eski SSK Hastanesi önündeki kaldırım üzerinde ucube gibi duran 4 metrekarelik büfeyi de yıksanız nasıl olur acaba? Ama yıkamazsınız! Canınız sağ olsun..
DAHA NİCE YILLARA LİDER MEDYA GRUBU
10 Haziran 2017 Cumartesi akşamı Lider Medya Grubu’nun tüm çalışanları Öğretmenevi’nde bir araya gelerek grubun 16’ncı kuruluş yılını kutladılar. Katılımın oldukça yüksek olduğu iftar yemeği çok nezih bir ortamda gerçekleşti.Tüm iştirak edenlerin gözlerinde bir yıl daha ileriye gitmenin mutluluğu okunuyordu.
Yemek sonrası başta Lider Medya Grubunun başı olan Sn. İbrahim Kocaerkek olmak üzere çalışanlar tek tek söz alarak günün mana ve önemini vurguladılar. Konuşmacıların büyük bölümü gazetelerin haksız yere kapandığı dönemi gündeme getirerek bir daha böyle bir dönemin yaşanmaması temennisinde bulundular. Yemek sonrası kamelyada çay içildi ve anılar tazelendi. Geceye iştirak edenlerin ortak dileği bu tür organizasyonların daha sık yapılarak çalışanların bir araya gelmeleri yönünde idi.
MOR BEYAZLILAR DA YEMEKTEYDİ
Gecenin sürprizi son dönemlerde yapılanan Mor-Beyaz taraftar grubu üyelerinin yemeğe eş ve çocukları ile katılmaları idi. Sakin ve olgun tavırları ile dikkati çeken grubun üyeleri geceye ayrı bir renk kattılar. Bana önümüzdeki yıl uygulayacakları projelerinden bahseden grup üyeleri Afjet Afyonspor sevdalısı olduklarını dile getirdiler.
Böyle bir geceyi organize ederek bizleri bir araya getiren Lider Medya Grubu Başkanı Sn. H.İbrahim Kocaerkek’i bir kez daha kutluyor, “Daha nice yıllara birlikte olmak dileği ile” diyoruz.
YORUMLAR