phishing
SAİT KARADUMAN

SAİT KARADUMAN

KONUŞUYORUM

ETMEYİN AĞALAR

Beştepe’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ittifak görüşmesine ilişkin ilk açıklama dün akşam saatlerinde geldi.

Gelen son dakika haberine göre 26 maddelik kanun teklifi AKP ve MHP’nin ortak imzasıyla 21 Şubat’ta TBMM Başkanlığı’na sunuluyor.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop, yaptığı açıklamada  Erdoğan-Bahçeli görüşmesine ilişkin, “Tam bir mutabakatla, bütün hususlar netliğe kavuşturuldu. 26 maddelik kanun teklifini, AK Parti ve MHP’nin ortak imzasıyla, 21 Şubat günü TBMM Başkanlığına sunacağız” dedi.
Bunlar dün akşam yaşananlardan sadece bir kısmı...

16 Nisan 2017 Pazar günü sandığa gidildi ve halk oylamasından ‘Evet’ çıkması halinde her kesime AKP iktidarı tarafından vaatler sıralandı.
Halk oylamasında 'Evet' için oy isteyenlerin tamamı, Türkiye'de bir daha koalisyonların olmayacağını ön plana çıkardı. 
Çünkü başkanlık sistemi geldi...
Buraya kadar her şey normal diyelim. 
Koalisyon dönemi geçmişte seçimlerin ardından yaşanan bir olaydı. Şimdi ise koalisyon dönemi seçimlerin önüne alındı.
Yani koalisyon dönemi demek ki bitmemiş.
Geride ne kaldı?
Liderlerin meydanlarda, TBMM Grup toplantılarında, kapı ağızlarındaki açıklamalarında birbirlerine kahvede bile ağza alınmayacak sözleri geride kaldı.
Bunları yazarken bir hikaye aklıma geldi.
Kısaca paylaşayım.
Köylü Mehmet ağa gün doğmadan almış omzuna heybesini düşmüş kasaba yoluna.
Köyün zengini (atı arabası olana o zamanlar zengin diniliyordu) Hasan ağa ise bi güzel kahvaltısını yapmış, gerile gerile çayını da yudumlamış. O da at arabasına atlayarak düşmüş kasaba yoluna.
Yolda Mehmet ağayı gören Hasan ağa, almış at arabasına başlamışlar sohbete.
Muzip Hasan ağa konuşmasında aşağılamış da aşağılamış Mehmet ağayı.
Derken at kaldırmış kuyruğunu başlamış pislemeye.
Hasan ağa bıyık altından gülerek;
-Mehmet ağa şu atın bokunu yersen sana atı da arabasını da verecem, demiş.
Mehmet ağa bi sağa bakmış bi sola kimsecikler yok. Ömrü boyunca elde edemeyeceği at ve arabayı bu şekilde sahip olacak... Kimsecikler yok diyerek başlamış boku yemeğe...
Bu kez Mehmet ağa geçmiş dizginlerin başına...
Sohbetten tık yok.
Mehmet ağa; 'bi boka gitti bizim at araba' diye düşünürken,
Hasan ağa; 'bu at ve arabaya bu boku yemeğe değer miydi' diye hayıflanmaya başlamış.
Varmışlar kasabaya
-Mehmet ağa, bende ne at kaldı ne araba, akşam dönerken beni unutma olur mu? demiş bizim Hasan ağa...
Akşam buluşmuşlar düşmüşler yola.
Yine aralarında tık ses yok...
Halen
Mehmet ağa; 'bi boka gitti bizim at araba' diye düşünürken,
Hasan ağa; 'bu at ve arabaya bu boku yemeğe değer miydi' diye hayıflanıyormuş.
Derken, at yine yapacağını yapmış ve kaldırmış kuyruğunu başlamış pislemeye...
Bu kez Mehmet ağa bıyık altından gülmüş
-Hasan ağa şu atın bokunu yersen sana atını da arabanı da geri verecem, demiş.
Hasan ağa bi sağa bakmış bi sola kimsecikler yok. Başlamış boku yemeğe...
Bu kez Hasan ağa geçmiş dizginlerin başına...
Köye girerken Mehmet ağa başlamış kahkaha atmaya.
-Noldu Mehmet ağa hayırdır?
-Ya Hasan ağa sabah köyden çıkarken senin bir atın bir araban vardı, benim ise bi heybem.  Şimdi köye dönüyoruz senin yine bir atın bi araban var benim ise bi heybem...
-İyi de niye gülüyorsun?
-İyi de be Hasan ağa biz bu kadar boku niye yedik?

YORUMLAR

  • 0 Yorum