Akdeniz kıyılarımız 10’dan fazla ülkenin uçak gemisi ve savaş uçaklarıyla doldu. Bu olanlar bir tatbikat değil, topyekûn bir savaş hazırlığı.
Leş kargalarını andıran bu olay, yıllar önce İstanbul önlerinde de yaşanmıştı, hatırladınız mı?
Onun için yüzbinlerce Şehit vermiştik...
Türkiye’de Rus Savaş Uçağını düşürmesinin ardından ortam iyiden iyiye gerildi.
Türkiye bir NATO ülkesi olarak, arkasında NATO’yu görmek istiyordu.
Oysa, İsviçre gazetesi Tages-Anzeiger’a konuşan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Suriye’deki çatışmanın Batı ve İslam dünyası arasındaki bir savaş değil, “radikalizm ve terörizme karşı savaş olduğunu” söyledi.
Stoltenberg, “Bu savaşta Müslümanlar ön cephede. Kurbanların çoğu Müslüman ve IŞİD’e karşı savaşanların çoğu da Müslüman. Bu mücadeleyi onlar için yürütemeyiz” dedi.
Peki kime güveneceksin?
NATO’ya mı?
Din kardeşiyiz dediğin Rusya’nın yanında yer alan Araplara mı?
Sözünden çık(a)madığın Amerika’ya mı?
Türkün Türk’ten başka dostu yoktur sözünü hâlâ anlayamadınız mı?
***
AK Parti İl Başkanı İbrahim Yurdunuseven, Rusya kriziyle yaşanlara dair “Ben bunu şuna benzetiyorum, bazen mahalle kavgalarında sahte kabadayılar olur. Gücüne güvenmese de belini gösterir. Ben bunu çocukça buluyorum” dedi.
***
Daha yolun başındayız…
Dün Kentimizin en işlek caddelerinden olan Bankalar caddesinde bir hırsızlık olayı yaşandı.
İşyeri sahibi İran’lı, hırsızlığı yapanlar ise Suriyeli…
Şaşırdınız mı?
Ben şaşırmadım ve bu olayların daha başında olduğumuzu düşünüyorum.
Afyon’da yaşayan mültecilerin sayısı kaç bilmiyorum ama son günlerde yollarda gördüğümüz kadarıyla oldukça fazla olduklarını biliyorum.
Suriyelilerin sadece ilimizde değil ülkemizin hemen her ilinde olduklarını da biliyoruz.
Bu insanlar için geçinmeleri sağlamaları adına yardımlar yapılıyor. Buldukları işlerde de çalışma şansları var.
Hatta Türklerden bile daha şanslılar bu konuda…
Dış ülkelerde çalışma özentimizin olduğu gibi ülkemizde de yabancı çalıştırma özentisi maalesef gözden kaçmıyor.
Bu insanların bazılarının hırsızlık yaptığını ve yakalandıklarını biliyoruz.
Öte yandan işin başındayız dememizin altında yatan gerçek ise bu insanların bazılarının da ne yazık ki fuhuş ve diğer kötü alışkanlıklarla birlikte kentimizde yaşadıklarını da görmemiz gerekir.
Evet daha yolun başındayız, göreceğimiz çok şey var…
***
Açık suç duyurusu
Bu yazım, Sosyal Medya üzerinden, avladığı sayısız keklikleri yayınlayan şahısla ilgili açık ihbardır.
Keklik üretiminin artırılması için kurulan çiftliklerden salınan bu hayvanlar bilinçsiz avlanmanın eseri olarak yine karşımıza çıkıyor.
Bilinçsiz avcılara verilen cezaların bu şahsa da verilmesi için yaptığımız plaka sorgulamasında;
Aracın 34 AY 7852 plakalı, 2006 model Mitsubishi Kapalı kasa ve Kırmızı-Gri renklerde bir araç olduğu İstanbul Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğünce 12.11.2007 tarihinde ruhsat verildiği görülüyor.
Sayın Bakanımız Veysel Eroğlu ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı yetkililerinin bu kişiye ulaşması ve gereken cezanın verilmesini istiyorum.
Bu kadar vicdansızlık olamaz. Vurduğu kekliklerin sayısını kendisi bile bilemeyen bu şahsın av mı yoksa katliam mı yaptığını takdirlerinize bırakıyorum.
***
Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters! Mevlana
***
Şimdi b.ku yedin
Avcı ormanda avlanırken yorgun düşer ve bir ağaç altında uykuya dalar.
Aradan biraz zaman geçer, uyandığında tüfeği alınmış ve etrafında yamyamlar dans etmektedir.
Adam korku içinde söylenmeye başlar:
'Evet şimdi b.ku yedik'
O anda yukarıdan bir ses gelir;
-Korkma sana hiçbir şey olmayacak:
Saşkın sağa sola ve yukarı bakınır…
Ses devam eder;
'Hemen yanındaki mızrağı al ve tam karşındaki tüylü olan şeflerinin kalbine fırlat'
Avcı can havliyle mızrağı alır ve şeflerinin tam kalbine fırlatır.
Şef ölmüştür ve ortalık bir anda sessizliğe boğulur.
İşte o zaman yukarıdan bir ses daha gelir:
'Evet esas şimdi b.ku yedin.'
YORUMLAR