Zafer Havaalanı ile ilgili daha önce de yazılar yazmıştım.
Üç ile hitap edecek olan Zafer Havaalanında uçuşların iptalini, Termal bölgeye olması gereken desteğinin olmadığından söz etmiştim.
Zafer Havaalanının birçok insanın bilmediği bir yöne daha var.
Bu havaalanı “yap işlet devret” modeliyle yapıldı.
Ancak burayı yapacak ve işletecek firmaya devlet tarafından yıllık 850 bin yolcu garantisi verildi.
Yani burada kaç yolcu gelirse gelsin 850 bin yolcu parası garanti.
Devlet garantisinin anlamı da budur.
Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Hüsnü Serteser, yolcu garantisi verilerek devletin zarara uğratıldığı Zafer Havaalanı'da sefer sayısının artırılmasıyla sorunun çözülebileceğini söylemişti.
Kimse dikkate almadı.
Yapılan seferler karşılıklı olmadığı için gidecek yolcu geri dönme sıkıntı yaşadığı için hava yollarını kullanmamaya başladı.
Dönemin CHP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş, Ulaştırma Habercilik ve Denizcilik Bakanı Lütfi Elvan'a Zafer Havaalanı'ndan dolayı devletin ne kadar zarara uğratıldığını sormuş, ancak devletten tek kuruş çıkmadı cevabını almıştı.
Geçiştirme cevaplardan biriydi yani.
Hangi bir soru önergesine doğru cevaplar veriliyor ki?
Zafer Havaalanı’na yılda 850 bin yolcu garantisi verilmiş ancak yolcu sayısı 84 binde kalınca aradaki farkı devlet ödemişti.
Yani Devlet ilk yıl için, firmaya 4.1 milyon Euro ödemek zorunda kalmıştı.
İşletme hakkının 29 yıl 11 ay olduğu dikkate alındığında, yolcu garantisi nedeniyle devletin fazladan 200 milyon Euro ödeyeceği hesaplanıyor.
Tabi bu yolcu sayısının daha da düşmemesi gerekir.
Ama ne olursa olsun, devlet ne kadar kaybederse kaybetsin ortada bir zafer var.
O da Zafer Havaalanının Zaferi…
***
Basın hürriyeti, öteki hürriyetlerin emniyet sübabıdır; diktatör hükümetlerden başka hiçbir kuvvet onu kısamaz. GEORGE MASON
***
Daha neler göreceğiz ?
Ne kadar fedakârlık yaparsan yap, gün gelir yapmasaydın olur...
Güzel bir söz ve her zaman geçerli bir söz...
Daha önce Afyonkarahisar’da yaşayan Suriyelilerin hangi olaylara karıştıklarını yazmıştım.
Hırsızlık, dolandırıcılık, darp gibi olayların ardından bakalım daha neler göreceğiz diye de eklemiştim.
Dün yapılan bir operasyonla daha nelerini de gördük...
Hani kimine göre Işit kimine göre Deaş ya... Onlara hizmet edenler yakalandı Afyon’da...
Avrupa’nın üç kuruş para verip de mülteci bakıcılığı yaptırılan Türkiye’de ve Afyon’da daha neler göreceğiz..?
Hani derler ya;
Gün olaa, harman olaaa...
***
Para denilen illet 3 can daha aldı
Afyon’da bir anne ve 2 çocuğu soba gazından çıkan gazdan zehirlenerek hayatını kaybetti.
Kısacası para denilen illet 3 can daha aldı.
Ailenin maddi durumu iyi olmadığı için evdeki doğalgazı kullanmak yerine soba yakmaları böyle bir olayı da beraberinde getirdi.
Allah kimsenin başına vermesin.
Muhyiddin-i Arabi hazretleri’nin kendisini ölüme götüren sözü aklıma geldi;
“Sizin taptığınız benim ayaklarımın altındadır…”
Devletimiz sağ olsun vergi almadığı bir şey kalmadı.
Durum böyle olunca paraya tapanların başında devletimiz geliyor.
Akaryakıttaki verginin ne kadar olduğunu bilmeyenimiz yok.
Daha doğrusu para kazanırken de vergini vereceksin, parayı harcarken de…
Doğalgaz fiyatları da ortada.
Evet, 3 can para uğruna gitti.
***
Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla. MEVLANA
***
Hırsızın da böylesi
Adamın birinin arabası çalınır.
İki gün sonra araba geri gelir ve bir not vardır içinde.
Notta şöyle yazar;
-Özür dilerim arabanızı aldım ama karım doğum yapacaktı… Kendimi affettirmek için yarın tiyatroya eşiniz ve sizin için 2 bilet aldım, hatamı telafi etmek için ben de orada olacağım, lütfen kabul edin.
Adam çok duygulanır, yapmış bir hata diyerek affeder ve eşiyle tiyatroya giderler.
Tiyatroda adam yoktur ama güzel vakit geçirmişlerdir, memnun eve dönerler.
Bu kez eleri soyulmuştur ve duvarda bir not vardır:
- Abi tiyatro nasıldı?
YORUMLAR